Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

GALLOWAY MOWAT SENDROMU

 Genel Bilgi

Galloway mowat sendromu nadir ve nörodejeneratif bir hastalıktır. Bu hastalığa sahip kişilerde vücut gelişiminde ve fiziksel olarak anormallikler görülür. Bu hastalık ailedeki taşıyıcı genlerle ortaya çıkar. Yani hastalığa sahip olmayan ama taşıyıcı olan anne ve babanın çocuğunda bu hastalık görülebilir. Hasta kişilerin semptom ve belirtileri birbirinden farklı olabilir. Bu farklılıklara göre tedavi görürler.

Belirti ve Semptomlar

Semptom ve belirtiler ; başın küçük olması (microcephaly) , gelişmede gerilik , nöbetler; nefrotik sendrom(böbrek hastalığı); hiatal herni(mide fıtığı); optik atrofi(göz hastalığı) ; hareket bozuklukları; ve zihinsel engellilik.

Genetik Görülme Sıklığı

Hastalık ilk olarak 1968de iki kardeşte görülen erken başlangıçlı nefrotik sendromu (böbrek hastalığı) , başın küçük olması (mikrosefali) ve hiatus hernisi ( mide fıtığı)  ortaya çıktığından beri bu hastalığa dair yaklaşık 40 vaka bildirilmiştir.

Kalıtsal Patern

Hala tam olarak belli olmasa da kalıtsal olarak aktırılması için iki tarafta da aynı genin mutasyona uğramış ve kişilerin taşıyıcı(hastalık belirtisi göstermeyen) olması gerekir. İki taşıyıcı insanın çocuklarının hastalığa sahip olma olasılığı -otozomal olduğundan dolayı-  %25, taşıyıcı olma olasılığı %50, hastalıktan hiç etkilenmeme olasılığı ise %25tir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

Galloway-Mowat sendromu doğumdan sonra ayrıntılı bir klinik değerlendirme, karakteristik fiziksel bulgular, özel laboratuar testleri, görüntüleme teknikleri ve genetik testlerle teşhis edilebilir.

Hastalığa sahip olan çocuklar çoğunlukla birkaç yıldan fazla yaşamazlar. Tedavi ise kişideki belirli semptomlara bağlı değişir. Mide , göz ve diğer organ hastalıkları bir şekilde tedavi edilmeye çalışılsa da hastalığın genel olarak kesin çözümlü bir tedavisi yok.

Hastalıkla İlişkili Genler

Bu hastalık WDR73 genindeki mutasyonla ortaya çıkmış olabilir ya da kalıtsal olarak otozomal bir şekilde aktarılabiliyor olabilir ya da başka bilinmeyen genler tarafından etkileniyor olabilir. Hala kesin olarak bir gen bulunamamıştır.

Hastalığın Diğer Adları

Hershberger Syndrome

Kaynaklar

www.epainassist.com

www.omim.org

www.orpha.net

rarediseases.org

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

L1 SENDROMU

Genel Bilgi

L1 sendromu, öncelikle sinir sistemini etkileyen ve neredeyse sadece erkeklerde görülen bir grup durumu tanımlar. Bu koşullar şiddette değişiklik gösterir ve en ağırdan en azına kadar, Sylvius (HSAS) su kemeri stenozu, MASA sendromu, spastik parapleji tip 1 ve X’e bağlı komplike korpus kallusum agenezi olan X’e bağlı hidrosefali içerir.

HSAS, durumun karakteristik özelliklerinin kısaltmasıdır: beyinde bir sıvı (hidrosefali) genellikle doğumdan önce ortaya çıkan bir sıvı birikimi, kas sertliği (spastisite), avuç içlerine kalıcı olarak bükülen baş parmaklar (uyarılmış başparmaklar) ve Beyindeki bir geçidin daraltılması (darlığı) Sylvius’un su kemeri olarak adlandırılır. HSAS’lı bireylerde Sylvius’un su kemeri stenozu, ventrikül adı verilen sıvı dolu boşluklardan beyin omurilik sıvısının (BOS) akışını engelleyerek hidrosefali oluşturur. HSAS’lı bireyler sıklıkla ciddi zihinsel engellidir ve nöbet geçirebilirler.
MASA sendromu ayrıca, hafif ila orta, gecikmeli konuşma (afazi), spastisite ve eklenmiş başparmaklar arasında değişebilen zihinsel engelli (zihinsel gerilik) durumun karakteristik özellikleri için de adlandırılmıştır. MASA sendromlu bireylerde ventrikülde hafif genişleme olabilir.
Spastik parapleji tip 1, ilerleyici kas sertliği (spastisite) ve uzuvların paralizi gelişimi (parapleji) ile karakterizedir. Etkilenen bireyler ayrıca hafif ila orta dereceli zihinsel engellidir. Spastik parapleji tip 1 olan kişilerde genellikle beyin yapılarında önemli anormallikler yoktur.
X’e bağlı komplike korpus kallosum agenezisi, beynin sol ve sağ yarısını (korpus kallosum) bağlayan dokunun az gelişmişliği (hipoplazi) veya yokluğu (agenezisi) ile tanımlanır. Bu durumu olan insanlar spastik paraplejiye sahip olabilir ve hafif ila orta derecede zihinsel engelli olabilir.
L1 sendromlu bireylerin yaşam beklentisi, belirti ve semptomların ciddiyetine bağlı olarak değişir. Ciddi derecede etkilenen bireyler doğumdan sadece kısa bir süre daha hayatta kalabilirken, hafif özellikleri olanlar yetişkinlikte yaşar.
L1 sendromunu oluşturan koşulların bir zamanlar farklı bozukluklar olduğu düşünülüyordu, ancak genetik bir nedeni paylaştığı tespit edildiğinden, şimdi aynı sendromun bir parçası olarak kabul ediliyorlar. Aynı mutasyonun neden olduğu L1 sendromlu aile üyeleri, durumun farklı biçimlerine sahip olabilir.

Aşağıda (L1 Sendromlu bir hastada genel problemler) görsel kaynağı: https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S030384671830221X

Genetik Değişiklikler/ Etken Faktörler

L1 sendromuna L1CAM genindeki mutasyonlar neden olur. L1CAM geni, sinir sistemi boyunca bulunan Ll hücre yapışma molekülü proteinini (Ll proteinine kısaltılmış) üretmek için talimatlar sağlar. Bu protein, hücrelerin birbirine yapışmasına yardımcı olmak için komşu nöronlardaki proteinlere bağlandığı (bağlandığı) sinir hücrelerinin (nöronlar) yüzeyinde bulunur. L1 proteini beyin gelişimine, düşünme yeteneğine, hafızasına ve hareketine katkıda bulunan nöronların birçok işlevinde rol oynar.
L1 sendromuna neden olan L1CAM gen mutasyonları, hücre-hücre yapışmasını                   kolaylaştıramayan veya çeşitli nöronal fonksiyonlara katılamayan bir L1 proteinine yol açar. Bu fonksiyonların bozulması muhtemelen beynin büyümesini ve gelişmesini engelleyerek L1 sendromunun belirti ve semptomlarına yol açar.
Bazı L1CAM gen mutasyonları, anormal derecede kısa ve işlevsel olmayan bir proteinin üretilmesine veya proteinin tamamen yok olmasına neden olur. Bu mutasyonlar tipik olarak, sıklıkla HSAS olmak üzere, ciddi L1 sendromu vakalarına yol açar. Diğer mutasyonlar, proteinin yapısını değiştirir, proteinin hücre yüzeyindeki diğer proteinlerle etkileşime girme kabiliyetini azaltır veya proteinin ihtiyaç duyulduğu yerde hücre yüzeyine ulaşmasını önler. Bu mutasyonlar tipik olarak daha az ciddi L1 sendromu vakalarına, genellikle MASA sendromuna veya bu durumun diğer hafif formlarına neden olur.

Bir mutasyonun L1 proteini üzerindeki etkisi, bazen durumun ciddiyeti hakkında bir ipucu sunsa da, aynı veya benzer mutasyonlara sahip bireylerin çok farklı belirti ve semptomları olabilir.

Belirti ve Semptomlar

L1 sendromu, farklı derecelerde şiddet derecesine sahip hidrosefali, bacakların spastisitesi ve uyarılmış başparmaklar ile karakterize hafif-şiddetli konjenital X’e bağlı bir gelişimsel bozukluktur. Sendrom, aşağıdakileri içeren bir hastalık spektrumunu temsil eder: Sylvius (HSAS) su kemeri stenozuna sahip X’e bağlı hidrosefali, MASA sendromu, X’e bağlı komplike kalıtsal spastik parapleji tip 1 ve X’e bağlı kompleks korpus kallosum agenezi.

Genetik Görülme Sıklığı

Genel olarak L1 sendromunun prevalansı bilinmemektedir; Ancak, HSAS’ın 30.000 erkekten 1’ini etkilediği tahmin edilmektedir.

Kalıtım Paterni/ Deseni

L1 sendromuna, esas olarak gelişen sinir sisteminde ifade edilen L1 hücre adezyon molekülünü kodlayan L1CAM genindeki (Xq28) mutasyonlar neden olur. Geniş klinik spektrumun açıklanmasıyla bugüne kadar 240’dan fazla farklı mutasyon bildirilmiştir. Mutasyonların yaklaşık% 7’sinin de novo olduğu rapor edilmiştir.

Bu durum X’e bağlı bir desende kalıtsaldır. Bozukluğa neden olan mutasyona uğramış gen, her bir hücrede bulunan iki cinsiyet kromozomundan biri olan X kromozomunda bulunuyorsa, X ile bağlantılı bir durum olarak kabul edilir. Sadece bir X kromozomu olan erkeklerde, her hücrede genin tek kopyasındaki bir mutasyon, duruma neden olmak için yeterlidir. X kromozomunun iki kopyasına sahip olan kadınlarda, her hücrede genin değiştirilmiş bir kopyası durumun daha az ciddi özelliklerine yol açabilir veya hiçbir belirti veya semptomlara neden olmayabilir. X’e bağlı kalıtımın bir özelliği, babaların X’e bağlı özellikleri oğullarına geçirememeleridir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedavileri

Tanı yöntemleri:
Erkek hastalarda tanı, karakteristik klinik ve nöropatolojik bulgular ve X-bağlantılı bulaşma ile tutarlı bir aile öyküsü temelinde yapılır. Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) veya otopsi ile tespit edilen piramitlerin iki taraflı yokluğu, pratikte, sendromun patognomonik bir özelliğidir. Teşhis L1CAM geninin moleküler genetik testi ile doğrulanabilir.

Ayırıcı tanı:
Diğer hidrosefali ve spastik parapleji bozuklukları ekarte edilmelidir. Pediatrik / nörolojik / klinik genetik çalışmaları, olası bireysel hastalıkların teşhisini sağlar.

Doğum öncesi tanı:
Bir aile üyesinde L1CAM hastalığına neden olan bir mutasyon tespit edilmişse, dişi taşıyıcılarda prenatal test yapılabilir. Koryon villus örneklemesi veya amniyosentez ile elde edilen hücrelerde kromozom analizi ile fetal cinsiyetin belirlenmesinden sonra, fetal hücreler bilinen hastalığa neden olan mutasyon için taranabilir. Kızlar etkilenebilir ve kadın fetüslerde 20 haftada ultrason önerilir. Bununla birlikte, 20 haftadaki normal fetal ultrason bozukluğu ekarte etmez: bu aşamada hidrosefali yokluğu erkek fetüsün etkilenmediğini garanti etmez.

Belirtilerin tedavisi:

L1 sendromunun tedavisi, her bir bireyde belirgin olan spesifik semptomlara yöneliktir. Pediatri, çocuk nörolojisi, beyin cerrahisi, rehabilitasyon ve klinik genetik alanlarında uzmanlığa sahip çok disiplinli bir ekibi dahil etmek en iyi yöntemdir. Beyin omurilik sıvısının (BOS) şantlanması, kafa içi basıncı azaltmak için gerektiği gibi yapılmalıdır. Bazı hafif vakalarda, tendon transferi ve / veya atel başparmak fonksiyonunu iyileştirebilir. Uyarılmış başparmaklar için düzeltici cerrahi belirtilmemiştir. Zihinsel engellilik oldukça değişkendir ve gelişimsel ilerleme izlenmeli ve danışmanlık verilmelidir. Erken müdahale L1 sendromlu çocukların potansiyellerine ulaşmalarını sağlamak için önemlidir. Etkilenen çocuklara faydalı olabilecek özel hizmetler arasında özel eğitim, özel sosyal destek, fizik tedavi ve / veya diğer tıbbi, sosyal ve / veya mesleki hizmetler yer alabilir. Genetik danışmanlık, etkilenen bireylerin aile bireyleri için önerilmektedir.

Prognoz:
Hidrosefali erken bebeklik döneminde ölü doğum veya ölüme neden olabilir. Prognoz, tezahürlerin ciddiyetine bağlıdır.

Hastalığın Diğer İsimleri

  • eklenmiş başparmak-zihinsel gerilik sendromu
  • uyarılmış başparmak-zeka geriliği sendromu
  • corpus callosum hypoplasia, mental retardation, adducted thumbs,
  • korpus kallosum hipoplazisi, zihinsel gerilik, bağımlı baş parmaklar,
  • spastik parapleji, hidrosefali sendromu
  • CRASH sendromu
  • mental retardation-clasped thumb syndrome
  • mental retardasyonla büzüşen başparmak sendromu
  • X’e bağlı hidrosefali sendromu

Kaynak

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

AKSONAL NÖROPATİ TİP 2 İLE SPİNOSEREBELLAR ATAKSİ

Özet

Spinocerebellar ataksi tip 2 (SCA2), hareket ile ilgili aşamalı olarak ilerleyen problemlerle karakterize bir durumdur. Bu durumu olan insanlar başlangıçta koordinasyon ve denge (ataksi) ile ilgili sorunlar yaşarlar. SCA2’nin diğer erken belirti ve semptomları, konuşma ve yutma güçlüğü, sertlik, titreme ve göz hareketini kontrol eden kaslardaki zayıflığı (oftalmopleji) içerir. Göz kası zayıflığı hızlı göz hareketleri yapma yeteneğinin azalmasına neden olur (sakkadik yavaşlama).

Zamanla, SCA2’li bireyler uzuvlarda (periferik nöropati), kas kaybı (atrofi), kontrolsüz kas gerilmesinde (distoni) ve istem dışı sarsıntı hareketlerinde (kor) duyu ve zayıflık gelişebilir. SCA2’li bireyler kısa süreli hafıza, planlama ve problem çözme ile ilgili problemlere sahip olabilir veya entelektüel işlevde (demans) genel bir düşüş yaşayabilirler.

Hastalığın belirti ve semptomları tipik olarak yetişkinlik çağında başlar, ancak çocukluktan geç yetişkinliğe kadar herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. SCA2’li insanlar genellikle semptomların ortaya çıkmasından sonraki 10 ila 20 yıl hayatta kalırlar.

Hastalığın Nedeni

ATXN2 genindeki mutasyonlar SCA2’ye neden olur. ATXN2 geni, ataksin-2 adlı bir proteini yapmak için talimatlar sağlar. Bu protein vücutta bulunur, ancak işlevi bilinmemektedir. Ataksin-2, hücrelerin içindeki sıvıda (sitoplazma) bulunur, burada endoplazmik retikulum adı verilen bir hücre yapısıyla etkileşime girdiği görülür. Endoplazmik retikulum, protein üretimi, işlenmesi ve taşınmasında rol oynar. Araştırmacılar ataxin-2’nin, DNA’nın kimyasal bir kuzeni olan RNA’nın işlenmesinde rol oynayabileceğine inanıyor. Ataksin-2’nin, RNA’dan proteinlerin üretiminde de rol oynadığı düşünülmektedir (DNA’nın genetik bilgisinin çevirisi).

SCA2’ye neden olan ATXN2 gen mutasyonları, bir CAG trinükleotit tekrarı olarak bilinen bir DNA segmentini içerir. Bu segment, arka arkaya birçok kez görünen bir dizi üç DNA yapı bloğundan (sitozin, adenin ve guanin) oluşur. Normal olarak, CAG segmenti gen içinde yaklaşık 22 kez tekrarlanır, ancak herhangi bir sağlık sorununa neden olmadan 31’e kadar tekrar edilebilir. ATXN2 geninde 32 veya daha fazla CAG tekrarı olan kişiler SCA2 geliştirir. 32 veya 33 tekrarı olan kişiler ilk yetişkinlik döneminde SCA2’nin belirti ve semptomlarını yaşamaya meyilliyken, 45’den fazla tekrarı olan kişilerin genellikle gençleri tarafından belirti ve semptomları vardır.

Anormal derecede uzun olan CAG segmentinin ataksin-2 proteinin fonksiyonunu nasıl etkilediği açık değildir. Anormal protein görünüşte hücre ölümüne yol açar, çünkü SCA2’li insanlar beynin farklı bölgelerinde beyin hücrelerinin kaybını gösterirler. Zamanla, beyin hücrelerinin kaybı, SCA2’nin karakteristik hareket problemlerine neden olur.

Genetik Nedenler

Bu durum otozomal dominant paternde kalıtsaldır, bu da her hücrede değiştirilmiş genin bir kopyasının bozukluğa neden olması için yeterli olduğu anlamına gelir. Etkilenen bir kişi genellikle değiştirilmiş geni, etkilenen bir ebeveynden alır. Ancak, SCA2’li bazı kişilerin, bozukluğu olan bir ebeveyni yoktur. ATXN2 geninde CAG tekrarında artış olan ancak tekrarlayan SCA2 olmayan bireyler, bozukluğu geliştirecek çocuk sahibi olma riski altındadır.

Değiştirilmiş ATXN2 geni, bir nesilden diğerine geçerken, CAG trinükleotit tekrarının uzunluğu sıklıkla artar. Daha fazla sayıda tekrar, genellikle daha erken belirti ve semptomların başlangıcı ile ilişkilidir. Bu olguya beklenti denir. Beklenti, ATXN2 geni, bir kişinin babasından (baba mirası), bir kişinin annesinden miras aldığından (maternal miras) miras kaldığında daha belirgin olma eğilimindedir.

Görülme Sıklığı

SCA2 prevalansı(yaygınlığı) bilinmemektedir. Bu durumun en sık görülen spinocerebellar ataksi tiplerinden biri olduğu tahmin edilmektedir; bununla birlikte, tüm spinocerebellar ataksi tipleri nispeten nadirdir. SCA2, Küba’da, özellikle 100.000 kişiden yaklaşık 40’ının etkilendiği Holguín eyaletinde daha yaygındır.

Görsel Kaynakça

https://www.gidahatti.com/insan-beyni-olum-sonrasinda-ne-kadar-sure-calismaya-devam-ediyor-127964/

Yazılı Kaynakça

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/spinocerebellar-ataxia-type-2#synonyms
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

AKRAL

Akral* Soyulmalı Cilt Sendromu

*Ayak, kulak, parmak gibi vücudun çevresel bölümlerini etkileyen herhangi bir etki, hastalık, patolojik değişim.

Diğer İsimleri

  • APSS
  • Akral tip

Özet

Acral peeling cilt sendromu, cildin üst tabakasının ağrısız soyulmayla karakterize bir cilt hastalığıdır. “Acral” terimi, bu durumda cildin soyulması, eller ve ayaklarda en belirgin olduğu anlamına gelir. Bazen, kol ve bacaklarda da soyulma meydana gelir. Soyulma genellikle doğumdan belirgindir, ancak durum çocuklukta veya daha sonra yaşamda da başlayabilir. Cilt soyulması ısıya, neme ve diğer nem formlarına ve sürtünmeye maruz kalmasıyla daha da kötüleşir. Altta yatan cilt geçici olarak kırmızı ve kaşıntılı olabilir, ancak genellikle iz bırakmadan iyileşir. Acral peeling cilt sendromu, diğer sağlık problemleriyle ilişkili değildir.

Hastalığın Tespiti

İyi kayıtlı veriler ve fizik muayene sıklıkla tanı koymak için yeterli olsa da, etkilenen dokunun cerrahi olarak çıkarılması ve mikroskopik değerlendirmesi (biyopsi) gibi özel testler zaman zaman gerekli olabilir. Büyük cilt tabakalarının sürekli dökülmesi, soyma cilt sendromunu Netherton sendromundan ve konjenital iktiyoziform eritroderma gibi diğer otozomal resesif konjenital iktiyoz tiplerinden ayırt eder. “Kolodion bebekler” denilen cilt, birkaç hafta sonra soyulur ve belirtileri zaman geçtikçe tekrar ortaya çıkan soyma cilt sendromu hastalarının aksine geri dönmez.

Görülme Sıklığı

Akral peeling cilt sendromu, tıp literatüründe bildirilmiş birkaç düzine vaka ile nadir bir durumdur. Bununla birlikte, belirtileri ve semptomları hafif ve diğer cilt hastalıklarınınkilere benzer olma eğiliminde olduğundan, durum muhtemelen tanı almaz.

Hastalığın Nedeni

Akral peeling cilt sendromuna TGM5 genindeki mutasyonlar neden olur. Bu gen, cildin dış katmanının (epidermis) bir bileşeni olan transglütaminaz 5 adı verilen bir enzimin hazırlanmasına yönelik talimatlar sağlar. Transglutaminaz 5, epidermal hücreleri çevreleyen ve cildin vücut ile çevresi arasında koruyucu bir bariyer oluşturmasına yardımcı olan kornifiye hücre zarfı adı verilen bir yapının oluşumunda kritik bir rol oynar.

TGM5 gen mutasyonları, transglutaminaz 5’in üretimini azaltır veya hücrelerin bu proteinden herhangi birini yapmalarını önler. Bir transglütaminaz 5 kıtlığı, epidermisin en dıştaki hücrelerinin altta bulunan deriden kolayca ayrılmasını ve soyulmasını sağlayan kornifiye hücre zarfını zayıflatır. Bu soyma, ellerde ve ayaklarda en belirgindir, çünkü muhtemelen bu alanlar neme ve sürtünmeye aşırı derecede maruz kalma eğilimindedir.

Tedavi

Cildi yumuşatıcı merhemler uygulayarak cilt sendromunu tedavi etmek, özellikle cilt nemliyken bir banyodan sonra biraz rahatlama sağlayabilir. Sade petrol jölesi veya vazelin tercih edilir. Kortikosteroidlerin ya da sistemik retinoidlerin (A vitamini türevleri) hiçbiri gösterilmemiştir ya da etkili değildir ve hepsinin ciddi yan etkileri ya da ters reaksiyonları olabilir.

Genetik Etkenler

Bu durum otozomal resesif bir kalıtsal kalıtımla ifade edilir, yani her bir hücredeki genin her iki kopyası da mutasyonlara sahiptir. Otozomal resesif hastalığı olan bir bireyin ebeveynlerinin her biri mutasyona uğramış genin bir kopyasını taşır, ancak bunlar genellikle durumun belirtilerini ve semptomlarını göstermezler.

Kaynakça

https://rarediseases.org/rare-diseases/peeling-skin-syndrome/
https://www.orpha.net/consor/cgi-bin/Disease_Search.php?lng=EN&data_id=20068&Disease_Disease_Search_diseaseGroup=Acral-peeling-skin-syndrome&Disease_Disease_Search_diseaseType=Pat&Disease(s)/group%20of%20diseases=Acral-peeling-skin-syndrome&title=Acral%20peeling%20skin%20syndrome&search=Disease_Search_Simple
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

MACHADO JOSEPH HASTALIĞI

Spinoserebellar Ataksi Tip 3-Machado Joseph Hastalığı

  Spinoserebellar ataksi tip 3(SCA 3) harekette ilerleyici problemlerle karakterize bir durumdur.Bu duruma sahip insanlar başlangıçta(ilk başlarda) koordinasyon ve dengeyle ilgili(ataksi) problemler deneyimlerler.Diğer erken işaret ve semptomları konuşma zorlukları,kontrol edilemeyen kas gerginlikleri(distoni),kas katılığı(spastisite),rijidite,tremorlar,şişkin(pörtlek) gözler ve çift görüşü içerirler.Bu duruma sahip insanlar huzursuz bacak sendromu yada REM uykusu hastalığı gibi uyku hastalıklarını deneyimleyebilirler.Huzursuz bacak sendromu bacaklarda hissizlik yada karıncalanmayla birlikte hissi durdurmak için bacakları hareket ettirme dürtüsüyle karakterize bir durumdur.REM uyku davranışı hastalığı uykunun rüya görme aşamasında(REM) aktif olan kaslarda olan bir durumdur,etkilenmiş insanlar sıklıkla rüyalarını canlandırırlar.Bu uyku hastalıkları bireylerde gün boyunca yorgun hissetme etkisi bırakma eğilimindedirler.

  Zaman geçtikçe SCA3’lü bireylerde uzuvlarında güçsüzlük ve duyu kaybı(periferal nöropati),kas krampları,kas seğirmeleri(fasikülasyonlar) ve yutma zorlukları gelişebilir.SCA 3’lü  bireyler hafıza,planlama ve problem çözmede problem yaşayabilirler.

  Bu hastalığın işaret ve semptomları tipik olarak orta-yetişkinlikte başlar ama çocukluktan geç yetişkinliğe kadar herhangi bir zamanda da ortaya çıkabilir.SCA3’lü insanlar er yada geç tekerlekli sandalyeye gerek duyarlar.Genellikle semptomlar ilk ortaya çıktıktan sonra 10 veya 20 yıl hayatta kalabilirler.

Sebepleri

 ATXN3 genindeki mutasyonlar SCA3’e sebep olur.ATXN3 ataksin-3 denen enzimin yapımı için,ki bu vücuttaki tüm hücrelerde bulunur,talimatları sağlar.Ataksin-3 ubikuitin-proteazom sistemi denen aşırı yada zarar görmeyi yada onlardan kurtulmayı sağlayan mekanizmayı içerir.Ubikuitin molekülü ihtiyaç olmayan proteinlere ilişmiştir(bağlı),hücrelerin içinde bozulacak(değeri düşürülmüş)  proteinleri onlara etkiletler.Ataksin-3 bu istenmeyen proteinlerin değeri düşmeden önce ubikuitini uzaklaştırır ki ubikuitin tekrar kullanılabilsin.Araştırmacılar ayrıca ataksin-3’ün protein üretiminin(transkripsiyon) ilk aşamasını düzenlemeyi de içerdiğine inanıyorlar.

  ATXN3 gen mutasyonları CGA trinükleoit tekrarı içerdiği bilinen DNA segmentinde SCA 3’e sebep olurlar.Bu segment 3 seri DNA yapım bloklarının(dsitozin,adenin ve guanin) düzenlemesi dizide çok kez ortaya çıkar.Normalde,CAG segmenti genin içinde 12 ila 43 kez tekrar edilir.Çoğu insan 31 CAG tekrarından azına sahiptirler.44 ila 52 CAG tekrarlı insanlar “orta seviye tekrara sahip” olarak tanımlanmıştır.                                          Bu bireylerde SCA3 gelişebilir ya da gelişmeyebilir.75 yada daha az tekrara sahip insanlarda orta yetişkinlik döneminde SCA3 ‘ün işaret ve semptomlarının ilk deneyimlerine sahip olabilirken 80 civarında tekrara sahip olan insanlarda gençliklerinde işaret ve semptomlarına sahip olma eğilimindedirler.

  CAG segmentinin uzunluğunun artması ataksin-3 enziminin anormal uzun versiyonunun üretiminin  kıvrılarak yanlış 3-boyutlu şekle dönüştürmeye yönlendirebilir.Bu fonksiyonel olmayan ataksin-3 artık ihtiyaç olmayan proteinlerden ubikuitini uzaklaştıramaz.Sonuç olarak,bu istenmeyen proteinler,ubikuitin ve ataksin-3 ile birlikte,hücre çekirdeğinin içerisinde dizileri kümeler(kümeleşme).Bu kümeleşmelerin hücre fonksiyonunu nasıl etkilediği belirsizdir çünkü sağlıklı hücrelerde içinde bulunur bir taraftan da bunlar ölürler.

  Sinir hücreleri(nöronlar) ve diğer tip beyin hücreleri ATXN3 genindeki mutasyonlardan en çok etkilenenlerdir.SCA3 beynin beynin spinal korda(beyin sapı) bağlı bölümünde,beynin hareketlerin koordinasyonunu içeren bölümünde(serebellum) ve beynin diğer alanlarıyla hücre ölümüyle bağlantılıdır.Bu durumun ayrıca spinal korddaki nöronların ölümüyle ilişkilidir.Zamanla,spinal kordda ve beyinde hücre kaybı SCA3’ün karakteristik işaret ve semptomlarına sebep olur.

İşaret ve Semptomlar

  MJD Tip 1 semptomları 10 ve 20 yaşları arasında ortaya çıkar ve hızla ilerler.Kollarda ve bacaklarda şiddetli güçsüzlük(distoni),kas rijiditesi veya spastisitesi(hipertoni),beceriksiz vücut hareketleri(ataksi) sıklıkla yavaş,sersemletici,sallanarak yürüyüş(atetoz) yanlışlıkla sarhoşluk için,geveleyerek konuşma ve yutkunma(dizartri) ve göz hareketlerini kontrol eden kaslara olası zarar verme(oftalmopleji) ve pörtlek gözler semptomlarını içerirler.Ussal uyanıklık ve entelektüel kapasite etkilenmemiştir.

  MJD Tip 2 semptomları Tip 1’le benzerdir ama tip 1’e oranla hastalık genellikle daha yavaş  ilerler.Tip 2 hastalığının başlangıcı 20 ve 50 yaş arasındadır.Tip 2’nin ayırıcı karakteristiği ise artmış serebellum disfonksiyonu sonucu düzensiz yürüyüş(ataksi) ve kollar ve bacakların hareketinin birlikte koordinasyonunda spastik kas hareketlerinde zorluktur.

  MJD Tip 3 yaşamda 40 ve 70 yaş arasında ortaya çıkar ve düzensiz yürüyüş(ataksi) ve bu hastalığın diğer formlarından periferal sinirlerin inflamasyonu ve dejenerasyonu(motor polinöropati) yüzünden kas kitlesi kaybıyla(amyotrofi) ayırt edilebilmesiyle karakterizedir.His kaybı,acıya hassasiyetin yokluğu,anormal duyular,kolların ve bacakların koordineli hareket yeteneğinde bozulma ve diyabet ayrıca yaygındır.Tip 3 hastalığının ilerleyişi 3 tipin en yavaşıdır.

Sıklık

  SCA3’nın prevelansı bilinmiyor.Bu durumun spinoserebellar ataksinin en yaygın tipi olduğu düşünülüyor yinede tüm serebellar ataksi tiplerine oranla nadirdir.SCA3 Aborjin popülasyonu gibi belirli popülasyonlarda yaygın olarak ortaya çıkar.

Machado-Joseph Hastalığının Diğer İsimleri

  • Otozomal Dominant Serebellar Dejenerasyon
  • Azorean Nörolojik Hastalık
  • Azorean Ataksisi
  • Joseph Hastalığı
  • Machado Hastalığı
  • MJD
  • Spinoserebellar Ataksi Tip 3(SCA3)
  • Striatonigral Dejenerasyon,Otozomal Dominant Tip
  • Nigrospinodentatal Dejenerasyon

Machado-Joseph Hastalığının Altdalları

  • Machado-Joseph Hastalığı Tip 1(MJD 1)
  • Machado-Joseph Hastalığı Tip 2(MJD 2)

Machado-Joseph Hastalığı Tip 3(MJD 3)

Kalıtım Paterni

Bu durumun kalıtımı otozomal dominant paterndir,bu her hücrede değiştirilmiş genin bir kopyasının hastalığa sebep olmasına uygundur demektir.Çoğu olguda etkilenmiş kişinin ebeveynlerinden birisi bu duruma sahiptir.

Değiştirilmiş ATXN3 geni gelecek jenerasyona öncekinden aktarılır,CAG trinükleotitinin tekrarının uzunluğu sıklıkla artar.Çok sayıda tekrarlar işaret ve semptomların genellikle erken başlangıcı ve daha hızlı ilerleyişle bağlantılıdır.Bu fenomene beklenti denir.Beklenti ATXN3 geninin kişinin babası tarafından aktarılmasının(baba tarafından kalıtım) kişinin annesi tarafından aktarılmasından(anne tarafından kalıtım) daha belirgin olmasıdır.

Nadir olgularda,ATXN3 geninin genişletilmiş CAG tekrarlarının bireylerde her hücredeki iki kopyada da bulunduğu rapor edilmiştir.Bu insanlar sadece tek mutasyonlu kişilerden daha şiddetli işaretler ve semptomlar gösterme eğilimindedirler ve bu durumun özellikleri çocuklukta ortaya çıkar.

Standart Terapiler

Teşhis

Aile hikayesi ve fiziksel muayene yardım ederken olguların %100’ünde altın standart hastanın DNA’sında şüpheli CAG üçlülerinin direkt tanınıp tespit edilmesidir.Bu özelleşmiş genetik klinik laboratuvarlarında hazır olarak yapılabilir.

Tedavi

Tedavi semptomatik ve destekleyicidir.L-dopa ve baklofen hapları kas sertliğini ve spastisitesini azaltabilir.Bu hastalığın teşhisi konan bireylerin aile üyelerinden en az birisi gen danışmanlığını dikkate almalıdır.

Kaynakça

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/spinocerebellar-ataxia-type-3
https://rarediseases.org/gard-rare-disease/6801/spinocerebellar-ataxia-3/
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

BALO HASTALIĞI

Genel Bilgi
Balo Hastalığı Multipl Skleroz’un (MS) nadir görülen ve ilerleyen bir çeşididir. Genellikle yetişkinlikte görülür, ancak çocukluk vakaları da bildirilmiştir. Multipl skleroz tipik olarak bal mumlu ve zayıflayan bir hastalık olmasına rağmen, Balo Hastalığı hızlı ilerici olma eğiliminde olduğundan farklıdır. Belirtileri baş ağrısı, nöbetler, kademeli felç, istemsiz kas spazmları ve bilişsel kaybı içerebilir. Balo hastalığı, beyindeki sinir liflerinin etrafındaki yağ örtüsünün kaybı ve adrenal bezin ilerleyici dejenerasyonu ile karakterize nadir görülen kalıtsal bir metabolik hastalıktır.

Belirti ve Semptomlar
Semptomlar, beynin etkilenen bölgelerine göre değişir. Belirtiler birkaç hafta içinde hızlı bir şekilde veya iki ila üç yıl boyunca daha yavaş ilerleyebilir. Bu bozukluğun semptomları arasında genelleştirilmiş kas güçsüzlüğü (hipotoni), hareketi koordine etme yeteneğinin (ataksi), spastik parsiyel felç ve/veya kollarda veya bacaklarda karıncalanma veya yanma hisleri abartılı refleks yanıtları (hiperrefleksi) olabilir. Çoğu vaka, kas spazmları ve felç dahil olmak üzere, daha sık görülen MS tipinde bulunabilecek semptomların kademeli başlangıcı ile karakterizedir. Etkilenen ve zihinsel bozulma yada fizyolojik anormallikleri içerebilen beyin bölgelerine bağlı olarak diğer nörolojik semptomlar gelişir. Bununla birlikte, en ciddi haliyle Balo Hastalığı, yüksek ateş ve ağrılı baş ağrılarıyla başlayan bulaşıcı bir hastalığın varlığını da önerebilir.

Kaynak: https://images.app.goo.gl/3pSwAkD4iM25F9x88

Genetşk Görülme Sıklığı
Balo’nun hastalığı Asya’da, özellikle Çin ve Filipinler’de yaşayan insanlar arasında en yaygın olanıdır. Yetişkinlerin çocuklardan daha fazla kazanması olasıdır ve hem erkekleri hem de kadınları etkileyebilir. İnsanlar genellikle 30’lu yaşlarda hastalığı yakalarlar.
Kalıtım Deseni
Doktorlar, Balo hastalığını neyin tetiklediğinden emin değil. Vücudunuzun yanlışlıkla sağlıklı dokulara saldırıp şişmesine veya iltihaplanmasına neden olan bir tür otoimmün durum olduğunu düşünüyorlar. Balo hastalığına yakalanan bazı kişiler, diğer semptomları fark etmeden hemen önce yüksek ateşli ve şiddetli baş ağrıları olan bir hastalığa sahiptir. Bu nedenle, doktorlar kesin olarak bilinmese de, bunun bir enfeksiyonla bağlantılı olabileceğini düşünüyorlar.

Şekil: Balo disease olan bir hastanın beyninde oluşan lezyonlar                      (Kaynak: https://images.app.goo.gl/z3heVnSpR1z1qYZF7 )

Teşhis Yöntemleri ve Tedavileri
Balo hastalığı çok nadir olduğu için, beyin ve sinir sistemi (nörolog) problemlerinde uzmanlaşmış bir doktora görünmek en iyisidir. Tıbbi geçmişini ve semptomlarını incelemek gerekiyor. Ayrıca ne kadar iyi hareket ettiğinizi ve kasların bazılarının diğerlerinden daha zayıf olup olmadığını görmek için fiziksel bir muayene edilecektir ve hafızanızın ne kadar iyi olduğunu ne kadar iyi konuşulduğunu kontrol edilecek. Muhtemelen, lezyonları kontrol etmek için beyninizin ve omuriliğinizin manyetik bir rezonans görüntüleme (MRG) taramasını da önerilecek. Vücudunuzun iç kısmının ayrıntılı resimlerini yapmak için güçlü mıknatıslar ve radyo dalgaları kullanır. Ayrıca bir enfeksiyon olup olmadığını kontrol etmek için kan testleriniz olabilir veya doktorun test için belden küçük miktarda spinal sıvı alınabilir. Bazı durumlarda, doktorun uyarılmış bir potansiyel (EP) testi önerebilir.
Hastalığın Diğer İsimleri
Balo Hastalığı
Concentric Sclerosis
Encephalitis Periaxialis
Concentrica Leukoencephalitis
Periaxialis Concentric
Adrenolökodistrofi
Kaynakça
https://rarediseases.org/rare-diseases/balo-disease/
https://www.webmd.com/multiple-sclerosis/balos-disease
https://pdfs.semanticscholar.org/ce23/63690425e3e9d502237cb393bddb54d1cf60.pdf

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

BALLER-GEROLD SENDROMU

Genel Bilgi, Genetik Değişikler/ Etken Faktörler

Baller-Gerold sendromu (BGS) doğumla beraber görülen nadir bir hastalıktır.

Bu hastalığın otozomal resesif paterne sahip olduğu düşünülmektedir. Belirli kafa tası kemiklerinin erken kaynaşması (kraniosinostosiz) ile radyal ray anormallikleri olarakta bilinen el ve dirsek kemiklerinde de anormal karakter göstermektedir.( “Radyal ray anormalliği” medikal dilde el ve dirseklerde görülen büyüme bozuklukları ifade etmektedir.)

Baller-Gerold Sendromuna yaşayan insanlar erken genellikle, kafatasının kenarına ait kafa kemiklerinin dikişe benzeyen ek yeri [1] ile bir kulaktan başlayıp diğerine belirli bir büyüme çizgisi ile devam eden kaynaşmış kafa tası kemiklerine sahiplerdir.

Bu değişimler abnormal şekillenmiş bir baş yapısı, öne çıkıntılı alın [2], dar göz yuvasına sahip öne doğru gelen gözlere (ökülar proptozis) [3] neden olmaktadır.Diğer belirgin yüz hatları ise arası açık (birbirinden uzak) gözler (hipertelorizm) [4], küçük bir ağız ve eyer biçimli ya da az gelişmiş bir burundur. Baller-Gerold sendromuna sahip bireyler boyda kısalık, hatalı oluşmuş ya da eksik diz kapağı (patellae)  gibi çocukluk döneminde başlayan büyüme bozukları ve daha bir çok belirti ve semptomlara sahiptir. Ayrıca doğumdan bir kaç ay sonra kollar ve bacaklardaki deride kızarıklık

İle döküntü görülüp bu zaman geçtikçe vücuda dağılmaktadır.Bu dağılım sebebi ile deride bölgesel renk değişimleri, bazı bölgelerde deri incelmesi ve kan damarlarının deri altında küçük çaplı kümelenmelerine yol açar.( Bu deri problemleri toplu olarak poykilodermi olarak adlandırılırlar.)

Figur [1]

Figür [2]

Figür [3]

Figür [4]

Baller-Gerold sendromu RECQL4  adlı DNA stabilizasyonunu sağlayan genin mutasyonuyla oluşur. Aynı zamanda doğumdan önce  sodyum valproate adlı bir ilaç kullanımıyla da ilişkilendirlirmektedir. Hamilelik sırasında bu ilacın kullanımı sonucu doğan bebeklerde Baller- Gerold sendromuna benzer anormallikler tespit edilmiştir. Fakat ilacın Baller- Gerold hastalığına yol açtığı kesinleştirilmemiştir.

Belirti ve Semptomlar

Baller-Gerold Syndromu ile doğan çocuklarda eklem ve kafatadı kemiklerinde erken kaynaşma görülür. Bu başın yukarı yönde büyümesine ve başın koni şekli gibi sivri görülmesine sebep olur.

Vücutta ise uzun ön kol kemiğinin serçe parmağa uzanan kısmında kısalık ve eğrilik, baş parmak kısmında ise az gelişmişlik ya da eksiklik görülebilir. Bu iskeletsel anormallikler vücudun iki tarafında da seyredebilir (Simetrik). Bazen eldeki karpal ve metakarpal olarak adlandırılan kemiklerde eksiklik ya da farklı oluşma gözlemlenbilir. Dik kapağının az gelişmişliği ya da eksikliği de görülebilir. Bazı BGS vakalarında omurilik ve leğen kemiğinde anormallikler görülebilir. BGS vakalarında büyüme bozukluğu görülmektedir ve çocukluk döneminden başlayan bu bozukluk boy kısalığı ve kilonun normalin altında seyretmesine yol açabilir. Aynı zamanda BGS vakalarında kalp bozuklukları da görülebilmektedir.  Bazen bu kalp bozuklukları ameliyat gerektirse de, bazı vakalar zaman ile amelyat gerekmeksizin geçmektedir.

Baller-Gelord sendromunda zeka geriliği vakaları görülse bile çoğu birey normal zekaya sahiptir.

Bazı BGS vakalarında anüs olduğundan daha önde olabilir (ön tarafa yönelmiş) ve bazen anüs eksikliği ya da kapalı olma durumu olabilir. Bu durum genital bölge ile anüs arasında fistule bulunan anormal bağlanmaya sebep olabilir. Bu durumlarda ameliyat ile düzeltmeler yapılabilmektedir.

BG sendromlu kişiler ya da taşıyıcıları çeşitli kanser hastalıklarına yakalanmada yüksek riske sahiplerdir. (Deri kanseri, kemik ve lenfoma vb.) RECQL4 geni kansere yakalanma riskini arttıran etkendir.

Genetik Görülme Sıklığı  

Baller-Gerold sendromunun yaygınlığı bilinmemekle beraber bu nafir vakanın miliyonda 1 kişiyi etkilediği düşünülmektedir. Medikal alanda şu ana kadar 40’tan daha az vaka ile karşılaşılmıştır.

Kalıtım Paterni/Deseni

Baller-Gerold sendromu otozomal resesif karaktere sahip kalıtsal bir hastalıktır, bu da hastalığın oluşabilmesi için mutasyonlu iki genin bir araya gelmesi gerektiği anlamına gelir. RECQL4 geninde oluşan mutasyon hastalığa sebep olmaktadır.

Otozomal resesif pozisyonunda olup iki mutasyonlu geni de taşıyan vakaların anne ve babaları mutasyonlu genden birini taşısalar bile tipik olarak hastalığın özelliklerini göstermezler.

RECQL4 geninde oluşan mutasyon hastalığa sebep olur ve bu gen RecQ helikaz adı verilen proteinin oluşması için gereken talimatları vermektedir. (Helikazlar DNA’nın spiral şeklinde bağlanıp ayrışması için gerekli bir enzimdir.Bu DNA’daki çift zincirin ayrılması, hataların düzeltilmesi için gerekli olan DNA hazırlanmasını yapmak üzere DNA kopyalaması yapmayı sağlar ve RECQL4 proteini vücuttaki genetik bilgi ve vücuttaki hücre ve onarım gibi olayların stabilize edilmesine yardımcı olur. Bu gendeki mutasyon bahsedilen önemli vücutsal aktivitelerin yapılmasını aksatmaktadır. Baller-Gerold Sendromuna yol açab bu proteinin aktivitesinin kaybının nasıl oluştuğu ve bahsedilen çeşitli belirtilere nasıl yol açtığı bilinmemektedir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

Baller-Gerold sendromunun teşhisi koronal kraniosinostozis, kısıtlı gelişim, radyal ray malformasyonu (şekil bozukluğu) ve poykilodermi gibi klinik teşhişlere bağlıdır. Kafatası kemiklerinde, önkol, parmak eklemlerinde doğumla belirgin olan anormallikler hastalığın teşhişinde rol oynar. Doktorlar bu anormallikleri kafa tası X-Ray’i ya da 3D-CT taraması ile teşhiş edebilirler.

Baller-Gerold sendromu genetik RECQL4 genindaki mutasyon bulunarakta teşhis edilebilir. Bu teşhisten sonra genetik danışmanlık ve yönetimi ile destek alınmalıdır, çünkü genetik bir testin sonucunda hastalığın başka hangi belirtilere yol açabileceği ve medikal riskler hakkında bilgi sahibi olunabilir. RECQL4 genindeki mutasyon BGS’nin teşhisinde etkili olsa da yakın zamandaki medikal kaynaklar BGS’nin belirtilerini gösteren hastaların hepsinde bu gende görülebilir mutasyon olmadığını göstermektedir. Çoğu Baller-Gerold Sendromunda poykilodermi ya da deride değişikliğin görülmemesi bu duruma bağlı olabilir, farklı durumlar için farklı genetik bir sebep bulunabilir.

BGS’nin tedavisi ilk olarak kemik yapısı ve diğer bozuklukların giderilerek kraniosinostozisten dolayı oluşan kafatası içerisindeki basıncı ortadan kaldırmak için yapılan ameliyatlar ile sağlanır. Hastanın yaşı ameliyatlar sırasında ne kadar küçük olursa o kadar iyi sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca BGS ye sahip bireyler için motor becerilerini geliştirecek fizik tedavi uygulanabilir. Eğer her hangi bir kalp sorunu ortaya çıkarsa ameliyat yapılması  gereklidir. Medikal alanda ortopedistten, dermatoloji, genetik ve beyin cerrahisine kadar bir çok sağlık çalışanı BGS’lu bireyin tedavisinde etkin rol oynayabilir.

Diğer tedaviler ise semptomatik ve destekleyicidir.

Hastalıkla İlişkili Genler

RECQL4 genindeki mutasyon Baller-Gerold Sendromuna sebep olmaktadır. RECQL4 geni DNA stabilitesi sağlanmasında büyük rol oynar.

Hastalığın Diğer İsimleri

  • BGS
  • Kraniosinostosizs-radyal aplazi sendromu
  • Radyal Kusurlar ile birlikte kraniosinostosiz

Kaynaklar

[1] https://ghr.nlm.nih.gov/art/large/unilateral-coronal-craniosynostosis.jpeg

[2] https://ghr.nlm.nih.gov/art/large/prominent-forehead.jpeg

[3] https://ghr.nlm.nih.gov/art/large/proptosis.jpeg

[4] https://ghr.nlm.nih.gov/art/large/hypertelorism.jpeg

[5] https://ghr.nlm.nih.gov/condition/baller-gerold-syndrome

[6] https://rarediseases.org/rare-diseases/baller-gerold-syndrome/

[7] https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/1602/baller-gerold-syndrome

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

DOĞUŞTAN GELEN ÇİNKO HASTALIĞI

AKRODERMATİT ENTEROPATİKA

Hastalığın Diğer İsimleri

  • AE
  • Brandt sendromu
  • Danbolt-Cross sendromu
  • Çinko eksikliği, (Doğuştan)

Genel Tanı

Akrodermatit enteropatika (AE), üç formdan birinde meydana gelen bir çinko metabolizması bozukluğudur: doğuştan gelen (doğuştan) bir form ve iki kazanılmış form. Doğuştan AE formu, bağırsaktan çinko emememeye neden olan bağırsak anormallikleri ile karakterize nadir bir genetik hastalıktır. Çinko eksikliği karakteristik olarak şu şekildedir: (1) ağız ve / veya anüs çevresinde meydana gelen sivilce (püstüler dermatit) ile cilt iltihabı, (2) diyare ve (3) anormal tırnaklar (tırnak distrofisi). Akut dönemde beyin korteksinin israfı (atrofi) nedeniyle sinirlilik ve duygusal bozukluklar belirgindir. Bu bozukluğu tanımak ve tedavi etmek önemlidir. Bu hastalığın edinilmiş şekli benzer semptomlar oluşturur. Geçici bir form, annenin anne sütüne çinko salgılamamasından kaynaklanabilir. Diğer kazanılmış AE formları bazen ameliyattan sonra üst bağırsakların bir kısmını atlamaya veya uygun miktarda çinko olmadan hazırlanan özel intravenöz beslenme programlarına neden olur. Ek çinko genellikle belirtileri ortadan kaldırır.

Hastalığın Semptomları ve Belirtileri

Akrodermatit enteropatika, hafif veya şiddetli olabilen kronik ishal ve dışkıda yağlı maddelerin bulunması (steatorit) ile karakterize edilir. Konjenital formda semptomlar yavaş yavaş başlar, sıklıkla bir bebeğin sütten kesilmesi sırasında. Ağız, anüs ve gözler gibi vücut açıklıklarının etrafındaki deri ile dirsek, diz, el ve ayaklardaki cilt iltihaplanır. Deri lezyonları genellikle kabarır (vezikobullous) ve kuruduktan sonra sedef benzeri hale gelirler. Tırnakların etrafındaki deri de iltihaplı olabilir ve tırnak yetersiz beslenmiş doku nedeniyle anormal olabilir. Saç derisinde, göz kapaklarında ve kaşlarda saç dökülmesi toplam olabilir (alopesi). Genellikle göz kapağını (konjonktiviti) kaplayan zarın iltihaplanması da meydana gelir.

Bu hastalığın doğuştan formu olan kişilerde kan çinko seviyesi, nadiren normal kan çinko seviyeleri de gözlense de, anormal derecede düşüktür.

Bebeklerde ayrı bir geçici çinko eksikliği türü, doğuştan gelen farklı bir anormallikten kaynaklanabilir – fakat biri bebekte değil annede. Özellikle emziren bazı kadınlarda, pankreas tarafından üretilen ve insan sütünde mevcut olan çinko bağlayıcı bir faktör bulunmayabilir. Bu kadınların emzirilen bebekleri de, bu bozukluğun diğer semptomlarıyla birlikte kanda çinko seviyelerini düşürebilir, çünkü süt, çinko bağlayıcı faktörün uygun miktarında yetersizdir. Bebeğin diyetine alternatif bir oral çinko kaynağı eklendiğinde (örneğin doktor tavsiyeli  hazır bebek sütü) çinko eksikliği giderir ve bebek tedavi edilir.

Tedavi ile, akrodermatit enteropatica hastalarının tümü normal yaşam sürdürebilir

Genellikle ergenlik döneminde başlayan uzun süreli remisyonlar ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, nadir durumlarda, kadınlar hamilelik sırasında hastalığın tekrarını yaşayabilir ve daha fazla çinko takviyesi gerekebilir.

Genetik Faktörler

Akrodermatit enteropatinin konjenital formu otozomal resesif genetik bir hastalık olarak bulaşır. SLC39A4 genindeki mutasyonların sonucu gibi görünüyor.

Genetik hastalıklar, baba ve anneden alınan kromozomlar üzerindeki belirli bir özellik için genlerin bir kombinasyonu ile belirlenir.

Resesif genetik bozukluklar, bir birey her bir ebeveynden aynı özellik için aynı anormal geni aldığında ortaya çıkar. Bir birey hastalık için bir normal gen ve bir gen alırsa, kişi hastalık için taşıyıcı olacaktır, ancak genellikle semptom göstermez. İki taşıyıcı ebeveynin hem kusurlu geni geçmesi hem de etkilenen bir çocuğa sahip olma riski her hamilelikte% 25’tir. Ebeveynler gibi taşıyıcı bir çocuk sahibi olma riski her hamilelikte% 50’dir. Bir çocuğun her iki ebeveynden normal gen alma ve bu özellik için genetik olarak normal olma şansı% 25’tir. Risk erkeklerde ve kadınlarda aynıdır.

Tüm bireyler birkaç anormal gen taşır. Yakın akraba olan ebeveynlerin (akraba), ilişkisiz ebeveynlerden her ikisinin de aynı anormal geni taşıması olasılığı daha yüksektir, bu da resesif genetik bozukluğu olan çocukların görülme riskini artırır.

Bazı kadınlar anne sütlerinde yeterli çinko seviyeleri üretmekte başarısız olurlar – ve bu genetik bir neden de olabilir. SLC30A2 mutasyonundaki tek bir mutasyon anne sütünü çinkoyu azaltabilir. Bu eğilim iki gen anormallikine ihtiyaç duymaz, biri yeterlidir ve bu hastalığa sahip kişilerin yavrularına geçirme şansı% 50’dir.

Görülme Sıklığı

Arodermatit enteropatinin konjenital formu, bebeklik döneminde başlayan nadir bir hastalıktır. İnsidans, 500.000 doğumda 1 civarındadır ve bu durum erkekleri ve kadınları eşit sayıda etkiler. Bozukluğu olan kadın hastaların sağlıklı emzirilen bebekleri de etkilenebilir. AE’nin elde edilen formu nadirdir, çünkü son yıllarda parenteral beslenme rejimine çinko takviyeleri eklenmiştir, ancak elde edilen formlar, gastro-intestinal malabsorpsiyon sendromunun daha sık olduğu Güneydoğu Asya ve Sahra altı Afrika gibi bazı bölgelerde daha yaygın olmasına rağmen.

En Yaygın Tedavi Yöntemi

Acrodermatitis enteropathica, çinko sülfat formundaki çinko takviyeleri ile tedavi edilir. Bu takviyeler, bozukluğun teşhisi konduğu anda yapılmalı ve ömür boyu devam ettirilmelidir. İlaç Diodoquin (iyodokinol) genellikle bir hafta içinde semptomları gideren başka bir tedavi yöntemidir. Hastalığın intravenöz beslenmesinden kaynaklanması durumunda, beslenme rejimine çinko takviyeleri eklemek, AE’nin tezahürlerini önleyebilir ve / veya temizleyebilir.

Kaynakça ve İleri Okuma İçin

https://rarediseases.org/rare-diseases/acrodermatitis-enteropathica/
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

ÇOCUK SENDROMU

Genel Bilgi, Genetik Değişiklikler/Etken Faktörler

İktiyoziform eritroderma ve ekstremite defektleri ile konjenital hemidisplazi olarak da bilinen CHILD sendromu, tipik olarak cildi kaplayan büyük kırmızı ve iltihaplı lekelerle (eritroderma) , pul pul dökülme (iktiyoz) ile uzuvlarda gelişmede yetersizlik ya da uzuvların olmamasıyla karakterize genetik bir durumdur.

Belirti ve Semptomlar

Belirtiler normalde vücudun bir tarafında görülür. Beyin, kalp, akciğerler ve böbrekler gibi organların gelişimi de etkilenebilir.
Tıbbi literatürde daha hafif belirti ve semptomların bulunduğu birkaç vaka bildirilmiştir. Bu duruma, kolesterol yapımında rol oynayan bir enzimin üretimi için talimatlar veren bir gen olan NSDHL genindeki mutasyonlar neden olur. CHILD sendromu, X kromozomuna bağlı baskın bir biçimde kalıtsaldır ve neredeyse yalnızca kadınlarda bulunur.

Genetik Görülme Sıklığı

CHILD sendromu çok nadirdir ve literatürde 30’dan az olgu bildirilmiştir.

Kalıtım Paterni/Deseni

Bu durum X’e bağlı bir dominant kalıtım düzenine sahiptir. Mutasyona uğrayan gen, hastalığın iki cinsiyet kromozomundan biri olan X kromozomu üzerinde yer almasına neden olması durumunda bir durumun X’e bağlı olduğu düşünülür. Bir hücre, bu duruma neden olacak kadar yeterli düzeyde ise kalıtım gerçekleşir.

Çoğu CHILD sendromu vakası düzensiz olarak meydana gelir, bu da ailenin sadece bir üyesinin etkilendiği anlamına gelir. Nadiren, durum ailelerde olabilir ve anneden kıza geçer. Araştırmacılar, CHILD sendromunun neredeyse yalnızca kadınlarda meydana geldiğine inanıyor. CHILD sendromu olan sadece bir erkek rapor edilmiştir.

Kalitim paterni : https://ghr.nlm.nih.gov/condition/congenital-hemidysplasia-with-ichthyosiform-erythroderma-and-limb-defects#inheritance

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

CHILD sendromu semptomlara dayanarak ve genetik testlerle teşhis edilir. CHILD sendromu için spesifik bir tedavi yoktur, ancak birkaç hastada kolesterol inhibitörü içeren topikal kremlerin cilt semptomlarını iyileştirdiği bildirilmiştir.

Çoğu durumda, X-ışınlarında da belirtilen tüm lezyonların çarpıcı lateralizasyonu güçlü bir tanısal ipucudur. Deri lezyonu histolojisi psoriaziyi andıran hiperkeratoz ve parakeratozu enflamatuar infiltratlarla gösterir. Bununla birlikte, vücut kıvrımlarını içeren papillomatoz lezyonlardan alınan biyopsiler, papiller dermiste lipid yüklü histiyositler şeklinde yüksek karakteristik verruciform ksantoma göstermektedir. X-ışınlarını tamamlamak ve tüm anomalileri tanımlamak için viscera, ekokardiyogram ve tam beyin MRG ultrasonu gerekir. Genetik testler tanıyı doğrular.

Akciğer ve kalp anomalileri potansiyel olarak ölümcüldür ve acil cerrahi müdahale gerektirebilir. Renal anomaliler ayrıca etkilenen böbreğin boşaltılmasını veya çıkarılmasını gerektirebilir. Ortopedik diş telleri veya düzeltici cerrahi gerekli olabilir. Kontralateral otolog deri greftleri başarıyla uygulanmaktadır. Deri lezyonları en iyi kolesterol ile birlikte lovastatin veya simvastatin içeren bir losyon veya merhem uygulamasıyla tedavi edilir.

Hastalıkla İlişkili Genler

NSDHL (Xq28), kolesterol biyosentezinden sorumlu bir proteini kodlar, mutasyonlar tipik olarak erkeklerde öldürücüdür. X inaktivasyonu, kadınlarda enzimden yoksun, embriyonik gelişimi bozan ve oldukça değişken bir anomali spektrumuna yol açan bir hücre mozaiği oluşturur.

Hastalığın Diğer İsimleri

Halk arasında Balık pulu veya balık derisi hastalığı olarak da bilinir

Kaynakça

  • https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/6039/child-syndrome
  • https://www.orpha.net/consor/cgi-bin/Disease_Search.php?lng=EN&data_id=2136&Disease_Disease_Search_diseaseGroup=ichthyosissyndrome&Disease_Disease_Search_diseaseType=Pat&Disease(s)/group%20of%20diseases=CHILD-syndrome&title=CHILD%20syndrome&search=Disease_Search_Simple
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ

               FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ

Genel Bilgi

Faktör XII eksikliği, uzun bir klinik kanama eğilimi olmadan, test tüpünde kanın uzun süre pıhtılaşmasına neden olan nadir bir genetik kan hastalığıdır. Bir plazma proteini (glikoprotein) olan faktör XII (Hageman faktörü) eksikliği nedeniyle ortaya çıkar. Spesifik olarak, faktör XII, bir pıhtılaşma faktörüdür. Pıhtılaşma faktörleri, normal kanın pıhtılaşması için gerekli olan bir grup proteindir. Bir yaralanmadan sonra, pıhtılar zarar görmüş kan damarlarını kapatarak ve daha fazla kan kaybını önleyerek vücudu korur. Faktör XII, genellikle hasar görmüş kan damarı duvarlarıyla temas ederek aktive oluncaya kadar, kan dolaşımında aktif olmayan bir biçimde dolaşır. Aktivasyon üzerine, faktör XII, koagülasyon faktörü XI ile etkileşime girer. Bu etkileşim, bir kan pıhtısı oluşturan ek kimyasal reaksiyonlar zincirini başlatır.

(https://rarediseases.org/rare-diseases/factor-xii-deficiency/)

Belirti ve Semptomlar

Faktör XII eksikliği, herhangi bir semptomla nadiren ilişkilidir (asemptomatik). Bununla birlikte, bir hastadan gelen kan, pıhtılaşma süresini ölçen bir test olan parsiyel tromboplastin zaman testine (PTT) tabi tutulduğunda, kanın pıhtılaşması çok uzun zaman alır. Bir başka kan pıhtılaşma testi olan serum protrombin (PT) süresi de anormaldir. Faktör XII’nin kan seviyesi büyük ölçüde değişme eğilimindedir.

Araştırmacılar, kan pıhtılaşmasına yatkın kişiler için potansiyel bir tedavi olarak XII faktörünü bloke etmek (engellemek) için ilaçlar üzerinde çalışıyorlar. XII’nin kan pıhtılarının gelişiminde veya önlenmesinde ve vücuttaki genel işlevlerinde rolünün tam olarak belirlenmesi için daha fazla araştırma gereklidir.

Tıbbi literatürde, etkilenen bazı kadınlarda faktör XII eksikliği ile tekrarlanan açıklanamayan düşükler arasında bir ilişki olduğunu öne süren raporlar da vardır.

Görüntü Kaynağı: https://www.inquirer.com/philly/health/Philly-gene-therapy-hemophilia-spark-pfizer.html

F12 geninde, faktör XII eksikliğine neden olan yaklaşık 20 mutasyon tanımlanmıştır. Faktör XII eksikliği, kandaki faktör XII kıtlığı ile karakterize kalıtsal bir durumdur. Bu rahatsızlığı olan kişiler genellikle anormal kanama veya başka semptomlar yaşamazlar. Faktör XII eksikliği tipik olarak rutin kan testi sırasında keşfedilir, çünkü düşük faktör XII seviyeleri kanın bir test tüpünde pıhtılaşmasının daha uzun sürmesine neden olur. Faktör XII eksikliğine neden olan mutasyonların çoğu faktör XII’nin yapısını değiştiren tek aminoasitleri değiştirir. Faktör XII eksikliği olan bireylerin neden diğer pıhtılaşma faktörleri olmayanlarda olduğu gibi anormal kanama yaşamadıkları hala açık değildir.

F12 genindeki en az iki mutasyon kalıtsal anjiyoödem tip III ile ilişkilidir. Bu mutasyonlar, faktör XII’deki tek protein yapı bloklarını (amino asitleri) değiştirerek proteinin aktivitesini arttırır. Sonuç olarak, ilave sıvıların kan damarı duvarlarından sızmasına izin veren daha fazla bradikinin üretilir. Vücut dokularında sıvı birikimi, kalıtsal anjiyoödem tip III olan kişilerde şişme ataklarına neden olur.

XII eksik faktörü olan (yaklaşık yarı normal) Norveçli aileyi tanımlamıştır . Normal olmayan anormallik deneyiminin aksine, hafif ve orta derecede kanama eğilimi ve göreceli olarak erken yaşlarda meydana gelen yüksek serebral apopleksinin görülme sıklığı gösterdiler. Bazı hastalarda lokal ödem, şiddetli baş ağrısı, karın ağrısı ve çeşitli alerji şekilleri vardı. Braulke ve diğ. (1993) , azalmış faktör XII aktivitesi seviyelerinin, tekrarlanan spontan düşükler için bir risk faktörü olabileceğini gösteren veriler sunmuştur . Gordon ve diğ. (1981) hem pıhtılaşma aktivitesinin hem de Hageman faktörünün antijenik özelliklerinin Oriental’lerde Amerikan beyazlarından daha düşük olduğunu göstermiştir.

OLUŞMA NEDENLERİ (GENETİK DEĞİŞİKLER)

Faktör XII eksikliği, otozomal resesif bir hastalık olarak kalıtsaldır. Genetik hastalıklar, biri babadan diğeri de anneden alınan iki gen tarafından belirlenir.Resesif genetik bozukluklar, bir birey her bir ebeveynden aynı özellik için aynı anormal geni aldığında ortaya çıkar.

Araştırmacılar, faktör XII eksikliğinin, kromozom 5’in (5q33-qter) uzun kolunda bulunan F12 geninin mutasyonları nedeniyle meydana geldiğini belirlemiştir.

F12 geni, pıhtılaşma faktörü olan XII faktörü yaratır (kodlar). F12 geninin mutasyonları kanda düşük seviyelerde fonksiyonel faktör XII’ye neden olur (potansiyel olarak% 1’den az). Faktör XII’nin pıhtılaşma sürecinde oynadığı rol ve vücut üzerindeki ek etkileri tam olarak anlaşılmamıştır. Pıhtılaşma sürecine ek olarak, faktör XII’nin bir doku tamirinde ve kan damarlarının oluşumunda (anjiyogenez) rol oynadığına inanılmaktadır.

Görüntü Kaynağı : https://ghr.nlm.nih.gov/gene/F12#normalfunction

Genetik Görülme Sıklığı

Faktör XII eksikliği, Asya kökenli insanları diğer etnik kökenlerden daha fazla etkiler. Erkekler ve dişiler eşit sayıda etkilenir. Hiçbir semptom genellikle faktör XII eksikliği ile ilişkili olmadığı için, birçok kişi tanı konmamış olarak kalır. Genel popülasyondaki hastalığın tam insidansı bilinmemektedir, ancak yaklaşık 1 milyon kişide 1 olduğu tahmin edilmektedir.                                                           

(https://rarediseases.org/rare-diseases/factor-xii-deficiency/)

Teşhis Yöntemleri VE Tedaviler

Faktör XII eksikliği sıklıkla ameliyattan önce yapılan rutin kan pıhtılaşması testleri sırasında yanlışlıkla teşhis edilir. Etkilenen bireylerde, bu testler sırasında kanlarının pıhtılaşması daha uzun sürer. Diğer testler kandaki düşük XII faktörü seviyelerini ortaya çıkarabilir.

Klinik Test ve Çalışma

Faktör XII eksikliği tanısı klinik belirtileri olmayan veya aktive parsiyel tromboplastin zamanı (aPTT) veya protrombin zamanı PT) olarak bilinen tarama pıhtılaşma testleri denilen özel testlerin anormal olduğu kanama bozukluğu öyküsü olan kişilerde şüpheli olabilir. Bu testler kanın pıhtılaşmasının ne kadar sürdüğünü ölçer.

Bu testlerde anormal sonuçlar veren bireyler, ancak antifosfolipid sendromu olarak bilinen bir durum için kanama semptomları taranamaz. Edinilmiş antifosfolipid sendromu olan bireylerde bulunan ve aPTT veya PT testlerinde benzer anormal sonuçlara neden olabilen lupus antikoagülan adı verilen spesifik bir inhibitörü tespit etmek için bir test yapılacaktır.

Faktör XII eksikliği teşhisi, test denilen bir test ile doğrulanabilir. Bir tahlil, pıhtılaşma faktörlerinin aktivitesini ölçen bir testtir. Faktör XII’nin eksikliğini gösterebilir.( https://rarediseases.org/rare-diseases/factor-xii-deficiency/)

Tedavi

Herhangi bir tedavi gerektirmez. Pıhtılaşma testini düzeltmeye yönelik yapılacak plazma yerine koyma tedavilerinin tromboz riskini artırabileceğini düşündüren veriler mevcuttur.

Hastalığın Diğer İsimleri

Pıhtılaşma faktörü XII (Hageman faktörü) eksikliği

FA12_HUMAN                                        HAF

HAE3                                                         Hageman Faktörü Eksikliği

HAEX

(https://ghr.nlm.nih.gov/gene/F12#sourcesforpage)

Yararlanılan Kaynaklar

https://rarediseases.org/rare-diseases/factor-xii-deficiency/
https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0002939403012856
https://www.omim.org/entry/234000?search=Factor%20XII%20Deficiency&highlight=%2812%7Cdozen%7Ctwelve%7Cxii%29
https://rarediseases.org/rare-diseases/factor-xii-deficiency/
https://ghr.nlm.nih.gov/gene/F12#sourcesforpage