Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

TRANSKOBALAMİN EKSİKLİĞİ

Genel Bilgi

Transkobalamin eksikliği, vücutta kobalaminin (B12 vitamini olarak da bilinir) taşınmasını engelleyen kalıtsal nadir bir hastalıktır. Kobalamin besinlerden elde edilir; Bu vitamin et, yumurta ve kabuklu deniz ürünleri gibi hayvansal ürünlerde bulunur. Kobalaminin vücut içinde taşınamaması, hücre büyümesi ve bölünmesi (çoğalması) ve DNA üretimi gibi birçok fonksiyon için ihtiyaç duydukları kobalaminden yoksun hücrelere yol açar. Kobalamin yokluğu, büyümenin bozulmasına, kan hücrelerinin yetersizliğine ve genellikle yaşamın ilk haftalarında veya aylarında belirgin hale gelen birçok diğer belirti ve semptomlara yol açar.

İlk transkobalamin eksikliğinin belirtileri, tipik olarak ağız içindeki astar gibi mukoza zarlarında açık yaralar (ülserler), beklenen oranda kilo alamamak (büyüme geriliği), kusma ve ishal olmaktadır. Nörolojik fonksiyon etkilenen bireylerde bozulmuştur ve bacaklarında (paraparezi), kas seğirmesi (miyoklonus) veya zihinsel sakatlıklarında ilerleyici sertlik ve güçsüzlük yaşayabilirler.

Transkobalamin eksikliği olan kişilerde genellikle megaloblastik anemi adı verilen bir kan bozukluğu gelişir. Megaloblastik anemi, kırmızı kan hücrelerinin yetersizliğine neden olur ve kalan kırmızı kan hücreleri anormal derecede büyüktür. Transkobalamin eksikliği olan kişilerde, bağışıklık sistemi fonksiyonunun azalmasına yol açabilecek beyaz kan hücreleri (nötropeni) eksikliği olabilir. Azalan hücresel kobalamin, vücutta bazı bileşiklerin birikmesine neden olabilir ve bu da metilmalonik asitüri veya homosistinüri olarak bilinen metabolik koşullara neden olabilir.

Ayırıcı Tanı

Ayırıcı tanı, kalıtsal bağırsak kobalamin emilim bozukluklarını (Gräsbeck-Imerslund hastalığı ve konjenital intrinsik faktör eksikliği); hücresel kobalamin metabolizmasının doğuştan hataları, özellikle kombine homosistinüri ve metilmalonik asitüri (cblC, cblD, cblF, cblJ ve cblX) ile sonuçlanan formlarda; ve zararlı anemi oluşur.

Doğum Öncesi Tanı

Prenatal tanı TCN2’nin genetik taramasına veya radyoaktif işaretli kobalamin ile takviye edilmiş eksobalamin kaynağı bulunmayan herhangi bir eksojen transkobalamin kaynağının bulunmadığı ortamdaki amniyositlerin inkübasyonuna dayanır.

Genetik Değişiklikler / Etken Faktörler

TCN2 genindeki mutasyonlar transkobalamin eksikliğine neden olur.

Belirti ve Semptomlar

TCN2 genindeki mutasyonlar transkobalamin eksikliğine neden olur. TCN2 geni, transkobalamin adı verilen bir protein yapmak için talimatlar sağlar. Bu protein, kobalamine yapışarak bağlanır ve vitamini vücuttaki hücrelere taşır. Hücreler içerisinde kobalamin, bazı enzimlerin kimyasal reaksiyonlar gerçekleştirmesine yardımcı olur. Kobalamin, DNA’nın (nükleotitlerin) yapı taşlarını üreten ve yağ asitleri gibi çeşitli bileşikleri parçalayan proseslerde rol oynar; bu süreçler hücre çoğalması ve hücresel enerji üretimi için gereklidir.

Ortaya çıkan hücrelerdeki kobalamin eksikliği, birçok hücre aktivitesini etkileyen belirli enzimlerin çalışmasını engellemektedir. Sonuç olarak, bozulmuş büyüme, kan hücresi yetersizliği ve nörolojik problemler dahil olmak üzere çok çeşitli belirti ve semptomlar gelişebilir. Yaşamın ilk yılında şiddetli enfeksiyonlar (yani Pneumocystis carinii, pnömokok menenjit, Escherichia coli, idrar yolu enfeksiyonu, Salmonella sepsis, aseptik menenjit ve gastro-enterit) bildirilmiştir. Nadir durumlarda, hastalık asemptomatik olabilir.

Genetik Görülme Sıklığı

Bu durum otozomal resesif bir kalıtsal kalıtımla ifade edilir, yani her bir hücredeki genin her iki kopyası da mutasyonlara sahiptir. Otozomal resesif hastalığı olan bir bireyin ebeveynlerinin her biri mutasyona uğramış genin bir kopyasını taşır, ancak bunlar genellikle durumun belirtilerini ve semptomlarını göstermezler.

Kalıtım Paterni/ Deseni

Transkobalamin eksikliğinin prevalansı bilinmemektedir. Tıbbi literatürde en az 45 etkilenmiş birey tanımlanmıştır.

Teşhis Yöntemleri ve Tedavileri

Yönetim ve Tedavi

TC’nin tedavisi, çok yüksek bir serum kobalamin konsantrasyonunun (1.000-10.000 pg / ml), hidroksokobalaminin intramüsküler (IM) uygulaması ile sürdürülmesini içerir. Oral tedavi veya hidroksokobalamin yerine siyanokobalamin ile tedavi, daha kötü sonuçlara neden olabilir. Tedavinin etkili olmasını sağlamak için biyokimyasal ve hematolojik parametrelerin izlenmesi ile IM hidroksokobalamin ile haftada en az bir kez tedavi yapılması önerilir. Anormal metabolit atılımına devam eden asemptomatik çocuklar için erişkinliğin takibi önerilir.

Prognoz

TC, ciddi, hayatı tehdit edici ve hızla ilerleyen bir hastalıktır. Erken başlayan tedavi son derece etkilidir ve hastalığın klinik ve hematolojik belirtilerini tersine çevirir. Eğer tedavi edilmezse, immünolojik eksiklik (antijenik stimülasyondan sonra spesifik antikor üretiminin olmadığı belirgin hipogamaglobülinemi) ve nörolojik problemler (ciddi zihinsel engeller, ataksi ve piramidi açığı) gelişebilir.

Hastalığın Diğer İsimleri

  • TC deficiency (eksikliği)
  • TC II deficiency
  • TCN2 deficiency
  • transcobalamin II deficiency

Kaynaklar

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

BOOMERANG DİSPLAZİSİ

Genel Bilgi

Boomerang Displazisi, çoğunlukla kısa ekstremiteli cücelik, çoklu doğumsal eklem çıkıkları, çarpık ayak ve boomerang benzeri bükülü uzun kemiklerle karakterize; ölümcül bir nadir hastalıktır.

Genetik Değişikler/ Etken Faktörler

Boomerang Displazisi, FLNB geninde meydana gelen bir mutasyon sonucu oluşmaktadır. FLNB geni, Filamin B proteininin yapımından sorumludur. Filamin B, hücre içinde aktin filamanlarına bağlanarak; hücrenin şeklinin oluşturulmasına ve korunmasına yardımcı olur. Bu protein, özellikle intrauterin hayatta iskelet sisteminin gelişimi için elzemdir. İnsan embriyosunda daha sonra kemik dokuya dönüşecek olan kıkırdak dokunun hücrelerinin membranında eksprese edilen Filamin B; bu hücrelerde maturasyonda, ossifikasyonda ve proliferasyonda rol oynar.

Boomerang Displazisi’ne sebep olan FLNB mutasyonunun, FLNB genini kodlayacak proteinde bir amino asidin silinmesi ya da proteinde küçük bir parçanın silinmesi sebebiyle olduğu bilinmektedir. Bu küçük değişim atipik bir protein yaratarak kodlanacak geni bozmaktadır.

Belirti ve Semptomlar

  • Çarpık ayak (Clubfoot)
  • Kısa ekstremiteli cücelik
  • Yarık damak
  • Kalça, diz ve dirsek eklemlerinde çıkıklar
  • Kaburga, kalça, omurga kemiklerinde az gelişme/ eksiklik
  • Ensefalosel
  • Omfalosel
  • Anormal burun yapısı (Köprüsü geniş, burun delikleri fazla ayrık)
  • Uzun kemiklerde boomerang benzeri konkavite
  • Kardiyolojik ve respiratuvar yetmezlikler

Genetik Görülme Sıklığı

Hastalığın prevalansı bilinmemektedir. Literatüre geçen 10 vaka bulunmaktadır.

Kalıtım Paterni

Hastalık otozomal dominant kalıtılmaktadır. Ancak vakalarda herhangi bir aile öyküsüne rastlanmamış olduğundan, literatürdeki tüm hastaların yeni mutasyonlar sonucu bu sendroma sahip oldukları düşünülmektedir.

Teşhis Yöntemleri/ Tedaviler

Teşhis; radyografik görüntülemeler, kondro-osseöz histopatolojik inceleme ve genetik test yardımıyla yapılabilir. Ayırıcı tanıda kemiklerdeki anormal kalsifikasyon ve hastalığa özgü kemik şekli kullanılır. Ancak hastaların büyük çoğunluğu anne karnında hayatını kaybetmektedirler, doğan hasta bebekler de ilk 1 hafta içinde hayatlarını kaybetmektedirler. Bu sebeple tedavi için bir protokol bulunmamaktadır.

Hastalıkla İlişkili Genler

FLNB

Hastalığın Diğer İsimleri

  • Piepkorn Displazisi

Kaynakça

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

MİYOZİN DEPOLAMA MİYOPATİSİ

Genel bilgi

MSMA kasları etkileyen kalıtsal bir durumdur. Belirti ve semptomlar genellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde başlar, bununla beraber bazı etkilenmiş kişilerde erken erişkinlik dönemine kadar semptomlar gelişmeyebilir ve 40 yaşına kadar asemptomatik kişiler bile rapor edilmiştir. Miyozin depolama miyopatisi birincil olarak minimal veya çok yavaş ilerleyen kas güçsüzlüğü ile karakterize edilmiştir. Bunun sonucu olarak, etkilenmiş insanlar; gecikmiş motor kilometretaşı(yürümek gibi), merdiven çıkmada problem, omuz yukarısına kolları kaldırmada güçlük ve daha az yaygın olarak nefes alma problemleri deneyimleyebilir.

Belirti ve Semptomlar

Çoğu hastalık için semptomlar kişiden kişiye göre değişir. Aynı hastalığa sahip insanlar aşağıdaki tabloda listelenmiş her semptoma sahip olmayabilir. Bu bilgiler Human Phenotype Ontology (HPO) adı verilen veri tabanından sağlanmaktadır.

 
Medical isim Diğer isimler HPO ID
İnsanların %5-%29’u bu semptomlara sahip
Yüksek damak Yükselmiş damak 0000218 
Miyopatik yüz ifadeleri 0002058 
Skolyoz Omurganın anormal kıvrılması 0002650 

Teşhis

Genetik veya nadir bir hastalığın teşhisi sıklıkla zorlayıcıdır. Profesyonel sağlık çalışanları teşhisi koymak için tipik olarak hastanın medikal hikâyesine, semptomlara, fiziksel testlere ve laboratuvar sonuçlarına bakar.[1]

Tedavi

Miyozin depolama miyopatisi genetik bir durum olduğundan tedavisi yoktur. Tedavi belirti, semptomlara ve gelişen herhangi bir komplikasyona  yönelik olarak verilir . [2]

Diğer isimleri

  • Hiyalin vücut miyopatisi
  • Tip1 miyofibrillerinin lizizi ile otozomal dominant miyopati
  • MSMA

Kalıtım paterni/deseni

MSMA; 14. Kromozomun q(uzun )kolunun 11. lokusundaki MYH7 geninde oluşan heterozigot mutasyonlardan kaynaklanır. Bohlega et al.(2003) ‘da rapor edilene göre; akrabalık ilişkisi bulunanlardaki MSMA’nın geçiş paterni, otozomal dominant kalıtım ile uyuşmaktadır.

İlişkili olduğu genler

MYH7 geni [3]

Frekans

Miyozin depolama miyopatisi nasir bir durumdur. Görülme oranı bilinmemektedir.[4]

Kaynak

https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/7148/myosin-storage-myopathy [1]

https://www.dovemed.com/diseases-conditions/myosin-storage-myopathy/ [2]

 https://www.omim.org/entry/608358 [3]

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/myosin-storage-myopathy#statistics [4]

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

AKROMEZOMELİK DİSPLAZİ

Genel Bilgi

akromesomelik displazi, kısa kol ve bacak cüceliği olarak bilinen bir tür kısa boyluluğa yol açan oldukça nadir bir kalıtsal ve ilerleyici iskelet hastalığıdır. Bu hastalık, acromelia (el ve ayak kemiklerinin kısalığı) ve mesomelia (ön kol ve alt bacak kemiklerinin, üst uzuvlara oranla daha kısa olması) ile karakterize edilir. Böylece, hasta olan bireylerin kısa boyluluğu, oldukça kısa ön kol ve alt bacak kemiğinin anormal kısalığıyla sonuçlanır. Çok kısa eller, parmaklar, ayaklar ve ayak parmakları karakteristiktir. Bu belirtiler, ilk birkaç senede belirgindir.

Genetik Değişiklikler/Etken Faktörler

Acromesomelic dysplasianın (AMD) bilindik 5 tipi vardır. Her biri oldukça nadirdir ve Osebold-Remondini tipi hariç her biri otozomal resesif genetik olarak kalıtılmaktadır. Maroteaux tipi, kromozom 9’da 9p13-12 gen lokusunda tespit edilmiştir. Grebe tipi AMD ve Du Pan sendromu, kromozom 20, gen lokusu 20q11.2’de tespit edilmiştir. Genital anormalliğe sebep olan AMD, 4q23-24’te haritalanır. Osebold-Remondini tipi genetik olarak daha haritalanmamıştır.                                                                                                        Genetik çalışmaların gösterdiğine göre, kromozom 9p13-12’daki (AMD Maroteaux tipi) mutasyon, kemik gelişimini etkileyen protein (NPR-B) kodlayan gende meydana gelmektedir. Bu protein, C-tipi natriüretik peptid hormonu için bir reseptördür ve bu hormon kemiklerin büyümesi için çok önemlidir. Kromozom 20q11.2’deki (Grebe tipi AMD) gen, factor-5’in (GDF5) gelişimini sağlayan proteini kodlar. Kromozom 4q23-24’teki gen, kemik morfogenetik protein reseptörü olan BMPR1B proteini kodlar. Bu GDF5 için reseptördür.

Belirti ve Semptomlar

Acromesomelic dysplasia (AMD) bazı uzun kemiklerin büyümesini engeller. İlk yıllarda, önkol ve alt bacakta normal olmayan kısalığa ve kısa boyluluğa (cücelik) yol açar. Kıkırdak ve kemiğin anormal gelişimi diğer kemikleri özellikle eller ve ayaktakileri de etkiler.          Bu hastalığa sahip çocukların doğum kiloları genelde normaldir. Çoğu durumda, normalden kısa geniş eller ve ayaklara sahip olmanın yanı sıra, etkilenen bebekler genellikle doğumda belirgin olan karakteristik yüz anormallikleri vardır. Bunlara örnek olarak geniş kafa yapısı, belirgin alın, kafanın arka yapısının belirginliği, yüzün orta kısmının basık olması ve anormal bir şekilde küçük burun verilebilir.İlk yıllarda; önkollar, alt bacaklar, eller ve ayaklar vücudun geri kalanına göre büyümez ve kısa boyluluk(statür) belirginleşmeye başlar                                                                                                  Etkilenen bireyler, kollarını avuç içleri aşağı veya yukarı bakacak şekilde döndürebilmeleri ve tamamen uzatabilmeleri mümkün olmayabilir. Bazılarında ilerleyen dejenerasyon, aşırı hassasiyet, sertlik ve eklem ağrısı yaşanabilir. Doğumda eller ve ayaklar olağandışı bir şekilde kısa ve geniş görünür. 2.yaşta, el ve ayak parmakları kısa ve kalın; eller ve ayaklar kısa, geniş ve kare; ayaklar normalin dışında düz görünmeye başlar. Ayak ve el tırnakları da anormal bir şekilde kısa ve geniş olabilir.   Erken çocuklukta; parmaklarda fazladan, gevşek bir deri gelişebilir. Omurga kemiklerinde anormallik ve anormal eğrilik görülmeye başlanabilir.Çok nadir, ergenlik çağı gecikebilir ve korneada bulanıklık görünebilir.

Acromesomelic Dysplasia ile ilgili görsel sonucu

Genetik Görülme Sıklığı                 

2005 yılı itibariyle, 10 kişi Hunter-Thompson tipi ADM ve yaklaşık 40-50 kişi Maroteaux tipi ADM kayıtlara geçmiştir. Grebe tipi ADM sayısı bilinmiyor ama bu tür neredeyse sadece Brezilya’da yaşayan kişiler için sınırlı olduğuna inanılıyor.

Kalıtım Paterni/Deseni

Acromesomelic Dysplasia, otozomal resesif olarak kalıtılmaktadır.

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

Çoğu hastada, acromesomelic displazi tam bir klinik değerlendirme, hastanın geçmişinin ayrıntıları, karakteristik bulguların belirlenmesi ve gelişmiş görüntüleme teknikleri ile birkaç yıl içinde tespit edilir. Eller ve ayaklar, doğumda kısa ve geniş olsa bile diğer belirleyici olan ve gelişen anormalliklerle belirti ve semptomlar erken çocukluğa kadar fark edilmez. Özel X-ray çalışmaları, anormal gelişimi ve bazı uzun kemiklerin gövdelerinin büyüyen ucuyla buluştuğu bölgelerin erken füzyonunu ve kemikteki anormallikleri teyit edebilir. Ortopedist ve fizyoterapistlerin birlikte çalışmaları, omurga anormallikleri ve acromesomelic dysplasianın sebep olduğu diğer anormallikleri daha aza indirmek için önemlidir.

Hastalıkla İlişkili Genler

Maroteaux tipi, kromozom 9’da 9p13-12 gen lokusunda tespit edilmiştir. Grebe tipi AMD ve Du Pan sendromu, kromozom 20, gen lokusu 20q11.2’de tespit edilmiştir. Genital anormalliğe sebep olan AMD, 4q23-24’te haritalanır. Kromozom 9p13-12’daki (AMD Maroteaux tipi) mutasyon, kemik gelişimini etkileyen protein (NPR-B) kodlayan gende meydana gelmektedir. Bu protein, C-tipi natriüretik peptid hormonu için bir reseptördür ve bu hormon kemiklerin büyümesi için çok önemlidir. Kromozom 20q11.2’deki (Grebe tipi AMD) gen, factor-5’in (GDF5) gelişimini sağlayan proteini kodlar. Kromozom 4q23-24’teki gen, kemik morfogenetik protein reseptörü olan BMPR1B proteini kodlar. Bu GDF5 için reseptördür.

Hastalığın Diğer İsimleri:

Akromesomelik cücelik

Kaynaklar

https://rarediseases.org/rare-diseases/acromesomelic-dysplasia/
https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/6/acromesomelic-dysplasia
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/gtr/conditions/C1864356/
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

SİSTEMİK MASTOSİTOZ / SM

Genel Bilgi

Sistemik mastositoz, birçok farklı vücut sistemini etkileyebilen bir kan hastalığıdır. Durumu olan kişiler her yaşta belirti ve semptom geliştirebilir, ancak genellikle ergenlikten sonra ortaya çıkar.

Sistemik mastositozun belirti ve semptomları sıklıkla aşırı yorgunluk (halsizlik), cilt kızarıklığı ve sıcaklık (kızarma), bulantı, karın ağrısı, şişkinlik, ishal, mide asitlerinin özofagusa (gastroözofageal reflü) (Görsel 1) geri dönüşü, burun tıkanıklığı, kısa süreli nefes , düşük kan basıncı (hipotansiyon), baş dönmesi ve baş ağrısı. Etkilenen bazı kişilerin dikkat veya hafıza problemleri, kaygıları veya depresyonu vardır. Sistemik mastositozlu birçok kişi ürtikerya pigmentoz denilen ve temasıyla temas eden veya sıcaklıkla değişen kaşıntı veya kaşıntıya neden olan kahverengimsi cilt lekeleriyle karakterize edilen bir cilt durumu geliştirir. Sistemik mastositozlu bireylerin yaklaşık yarısı ciddi alerjik reaksiyonlar (anafilaksi) geçirecektir.

Görsel 1, kaynak : Credit: Designua/Shutterstock.com

Ciddiyeti, belirti ve semptomları ile ayrılan beş alt sistemik mastositoz türü vardır. Sistemik mastositozun en hafif formları, yumuşak ve yanan türlerdir. Bu tiplere sahip kişiler, yukarıda açıklanan sistemik mastositozun sadece genel belirti ve semptomlarına sahip olma eğilimindedir. Yanan mastositozlu kişilerde, etkileyici mastositozlu olanlardan daha fazla organ etkilenmiş ve daha ağır özelliklere sahip olabilir. Rahatsız edici tip en yaygın sistemik mastositoz türüdür.

Ciddi tipleri arasında agresif sistemik mastositoz, ilişkili hematolojik neoplazmlı sistemik mastositoz ve mast hücreli lösemi bulunur. Bu türler, türleri ve etkilenen bireyler arasında değişen, azaltılmış bir yaşam süresi ile ilişkilidir. Sistemik mastositozun genel belirti ve semptomlarına ek olarak, bu tipler tipik olarak (Görsel 2) karaciğer, dalak veya lenf düğümleri (Görsel 3) gibi bir organın bozulmuş fonksiyonunu içerir. Organ disfonksiyonu, karın boşluğunda (ascites) anormal sıvı birikmesine neden olabilir. Agresif sistemik mastositoz, kemik dokusu kaybı (osteoporoz ve osteopeni) ve çoklu kemik kırığı ile ilişkilidir. Hematolojik neoplazm ve mast hücreli lösemili sistemik mastositoz hem kan hücresi bozukluklarını hem de kan hücreli kanseri (lösemi) (Görsel 4)  içerir. Mast hücre lösemisi nadir ve en ciddi sistemik mastositoz türüdür.

Görsel 2, kaynak: https://visualsonline.cancer.gov/details.cfm?imageid=9077

Karaciğer, mide, bağırsaklar, safra kesesi ve pankreasın yakınındaki üst karın bölgesindedir. Karaciğerin dört lobu var. İki lob ön tarafta ve iki küçük lob (gösterilmemiştir) karaciğerin arkasındadır

Görsel 3, kaynak: https://visualsonline.cancer.gov/details.cfm?imageid=7154

Lenf bezlerinin anatomisi, lenf damarları ve lenf bezleri, bademcikler, timus, dalak ve kemik iliği dahil lenf organlarını gösterir. Lenf (berrak sıvı) ve lenfositler, lenf damarlarının içinden ve lenfositlerin zararlı maddeleri tahrip ettiği lenf düğümlerine girer. Lenf, kalbe yakın büyük bir damar yoluyla kana girer.

Görsel 4, kaynak: https://ghr.nlm.nih.gov/about/copyright

Lösemide anormal kan hücresi gelişimi

Daha hafif formlara sahip bireyler genellikle normal veya normal yaşam süresine yakın bir süreye sahipken, daha ağır formlara sahip olanlar tipik olarak tanıdan aylar veya birkaç yıl sonra hayatta kalırlar.

Sistemik mastositoz, çeşitli özelliklerle ayırt edilen 4 ana kategoriye ayrılabilir:

Indolent sistemik mastositoz (ISM)

İlişkili hematolojik bir non-mast hücreli soy bozukluğu (SM-AHNMD) ile ilişkili sistemik mastositozAgresif sistemik mastositoz (ASM)

Mast hücre lösemi (MCL)

Bir kişi teşhis edildiğinde, tedavi ve prognozun her biri için farklı olması nedeniyle SM kategorisinin belirlenmesi gerekir.

Genetik Değişiklikler/ Etken Faktörler

Sistemik mastositoz, kemik iliğinde üretilen mast hücreleri adı verilen beyaz kan hücreleri anormal bir veya daha fazla dokuda biriktiğinde ortaya çıkar. Çoğu sistemik mastositoz vakasında, biriken mast hücreleri KIT adı verilen bir gende mutasyona sahiptir. KIT geni, mast hücrelerinin gelişiminde ve aktivitesinde önemli rol oynayan bir proteini yapmak için talimatlar sağlar. KIT proteini, mast hücreleri de dahil olmak üzere birçok hücre tipinin büyümesinde ve bölünmesinde (çoğalma) rol oynayan kimyasal sinyal yollarını uyarır. Sistemik mastositozda KIT gen mutasyonları somatiktir, yani bir insanın yaşamı boyunca edindikleri anlamına gelir. Bu mutasyonlar, her zaman açık (aktif) bir KIT proteini ile sonuçlanır. Sonuç olarak, sinyal yolları aşırı derecede etkilenir ve bu da mast hücrelerinin üretiminin ve birikiminin artmasına neden olur.

Sistemik mastositozda mast hücreleri en sık yeni kan hücrelerinin yapıldığı kemik iliğinde birikir. Mast hücreleri ayrıca gastrointestinal sistem, lenf düğümleri, dalak veya karaciğer gibi diğer dokularda da toplanabilir. Ağır vakalarda, fazla miktarda mast hücresi birikmesi, normal organ işleyişine müdahale edebilir. Mast hücreleri normal olarak alerjik bir reaksiyon sırasında iltihabı tetikler. Mast hücreleri çevresel bir tetikleyici tarafından aktive edildiğinde, bir immün tepkiye işaret eden proteinleri (arabulucular olarak adlandırılır) salgılarlar. Sistemik mastositozda, fazladan mast hücreleri, hücrelerin biriktiği dokularda daha fazla aracı protein salınımı sağlayarak, artan bir bağışıklık tepkisi sağlar. Etkilenen bireylerde, mast hücrelerini aktive edebilen tetikleyiciler sıcaklık, sürtünme ve küçük travma, cerrahi, böcek sokmaları, aşılar, kaygı ve stresteki değişiklikleri içerir. Bazı ilaçlar, aspirin, opioidler veya steroidal olmayan antienflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) dahil olmak üzere tetikleyiciler olabilir.

Ek genlerdeki mutasyonlar, sistemik mastositozun ciddiyetini değiştiriyor gibi görünmekte ve sıklıkla daha agresif bir hastalık ve daha kısa sağkalım ile sonuçlanmaktadır. Bu genler öncelikle hücrelerin çoğalmasını kontrol etmede veya gelişimde önemli olan diğer genlerin aktivitesini düzenlemede rol oynarlar.

Belirti ve Semptomlar

Belirtiler ve semptomlar, vücudun hangi kısımlarının etkilendiğine bağlı olarak değişir, ancak şunları içerebilir:

  • Anemi ve kanama bozuklukları
  • Karın ağrısı, ishal, bulantı ve / veya kusma gibi mide bağırsak belirtileri
  • Derinin kaşınması, kurdeşen ve / veya kızarması
  • Anafilaktoid reaksiyonlar
  • Büyümüş karaciğer (hepatomegali), dalak (splenomegali) ve lenf bezleri (lenfadenopati)

Ciddiyetle değişen dört ana sistemik mastositoz tipi vardır. Bunlar:

  • Rahatsız sistemik mastositoz – yavaş ilerleyen (zamanla kötüleşen) klinik seyirli en yaygın SM şekli
  • İlişkili bir hematolojik kitle-dışı hücre dışı hücre soy bozukluğu ile birlikte sistemik mastositoz – diğer kan bozukluklarıyla (Miyeloproliferatif veya miyelodisplastik durumlar gibi) ilişkili bir SM şekli
  • Agresif sistemik mastositoz – genellikle agresif mast hücre infiltrasyonuna bağlı organ yetmezliği veya organ yetmezliği ile karakterize ağır bir SM şekli
  • Mast hücre lösemisi – periferik kanda% 10’dan fazla olgunlaşmamış mast hücreleriyle veya kemik iliği kültürlerinde% 20’den fazla olgunlaşmamış mast hücreleriyle ilişkili olan çok nadir ve agresif bir SM formudur.

Genetik Görülme Sıklığı

Sistemik mastositozun dünya genelinde 10.000 ila 20.000 birey arasında 1 olduğu tahmin edilmektedir.

Kalıtım Paterni/ Deseni

Bu durum genellikle kalıtsal değildir, ancak gebe kaldıktan sonra ortaya çıkan vücut hücrelerinde somatik bir mutasyondan kaynaklanır.

Nadiren, SM’nin birden fazla aile üyesinde rapor edilmiştir. Bu durumda, otozomal dominant şekilde kalıtsal olabilir. Otozomal dominant koşullara neden olan mutasyonlar germ hücrelerinde (yumurta ve sperm) bulunur. Otozomal dominant durumdan etkilenmek için, bir kişinin her hücrede sorumlu genin sadece bir kopyasında mutasyona ihtiyacı vardır. Bu SM formuna sahip bir kişi, mutasyonu her çocuğa geçirme hamileliğinde% 50 şansa sahiptir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedavileri

Hastaların cildinde koyu renkli, kabarık döküntüler bulunabilir. Mast hücre birikimi sonucu oluşan bu döküntüler kaşındığında etrafında kızarıklık ve ödem (ürtiker) meydana gelir. İç organlarda da benzer birikimler olur. Mastositozu olan hastalarda aşağıdaki durumlarda mast hücreleri içerdikleri maddeleri salarlar.

  • Ani sıcaklık değişiklikleri (soğuk, sıcak),
  • fiziksel aktivite (egzersiz, vücudun ovulması, terleme)
  • İlaçlar (aspirin, bazı antibiyotikler, romatizma tedavisinde kullanılan ilaçlar)
  • Stres
  • Arı sokması
  • Radyolojik incelemelerde dama içine görüntüleme amacıyla kullanılan maddeler.

Sistemik mastositoz (SM) tanısı genellikle karakteristik belirti ve semptomların varlığına dayanarak şüphelenilir. Benzer özelliklere sahip diğer koşulları ekarte etmek için ek testler istenebilir; tanıyı doğrula; türünü belirlemek; ve ciddiyeti değerlendirin. Bu testler şunları içerebilir:

Kemik iliği biyopsisi – durumu teşhis etmek için kullanılan en faydalı test

Kan çalışmaları – anemi, yüksek histamin düzeyleri, trombositopeni, yüksek beyaz kan hücresi sayımı (lökositoz), düşük kan albümin seviyeleri (hipoalbüminemi) veya yüksek serum triptaz seviyeleri gösterebilir

Görüntüleme çalışmaları – hastalığın kapsamını ve aşamasını belirlemeye yardımcı olabilir

Etkilenen organların biyopsileri (karaciğer ve / veya cilt gibi)

Genetik test

SM’yi teşhis etmek için kullanılan çalışmalar hakkında daha fazla bilgiyi Medscape Referans web sitesinde görebilirsiniz.

Tedavi

Sistemik mastositozun (SM) tedavisi, her insanda bulunan belirti ve semptomlara dayanır. Örneğin, aşağıdaki ilaçlar SM ile ilişkili çeşitli semptomları tedavi etmek için kullanılabilir:

  • Cildi ve gastrointestinal semptomları tedavi etmek veya önlemek için antihistaminikler
  • Artmış mide asidini tedavi etmek için proton pompası inhibitörleri
  • Anafilaksi tedavisinde epinefrin
  • Malabsorpsiyonu tedavi etmek için steroidler (besin maddelerini alma kabiliyeti)
  • Bazı cilt semptomlarını tedavi etmek için ketotifen gibi mast hücre stabilizatörleri
  • Gastrointestinal semptomları, kemik ağrısını, baş ağrılarını ve bazı cilt belirtilerini tedavi etmek için kromolin sodyum
  • Sistemik mastositoz kanserli ise (mast hücreli lösemi) veya kan bozukluğuyla ilişkiliyse, steroidler ve / veya kemoterapi gerekli olabilir.

En önemli ilaç ise ADRENALİN’dir. Kan basıncı düşmelerinde ve anafilaksi gelişiminde hastaların kullanması için adrenalin oto-enjektör taşımaları sağlanmalıdır.

Tedavi seçenekleri hakkında daha spesifik bilgilere Medscape Reference web sitesinin Tedavi ve İlaçlar bölümlerinden erişilebilir.

Son güncelleme: 09.06.2016

Sistemik mastositozlu (SM) insanlar için uzun vadeli görünüm (prognoz) değişiklik gösterir. Küçük çocuklar ve primer olarak deri (cilt) ve kızarma semptomları ile başvuranlar, önemli bir süre boyunca hastalığın ilerlemesinde çok az veya hiç yoktur. Yaşlı hastalar ve diğer organ sistemlerini içeren yaygın, sistemik hastalığı olanlar daha kötü bir prognoza sahiptir. Medyan sağkalım süresi bu durumlarda bilinmemektedir, ancak birkaç yıl olduğu görülmektedir.

Kötü prognozla ilişkili olabilecek özellikler şunları içerebilir:

  • yüksek laktat dehidrojenaz seviyeleri
  • anemi
  • trombositopeni (düşük trombosit sayısı)
  • hipoalbüminemi (düşük albümin)
  • aşırı kemik iliği patlamaları (>% 5)
  • yüksek alkali fosfataz
  • hepatosplenomegali (genişlemiş karaciğer ve / veya dalak)

Hastalığın Diğer İsimleri

  • mast cell disease, systemic (Mast Hücre Hastalığı, sistemik)
  • systemic mast-cell disease (Sistemik Mast Hücre hastalığı)
  • systemic tissue mast cell disease (Sistemik doku Mast Hücre Hastalığı)
  • SM

Kaynaklar

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/systemic-mastocytosis
https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/8616/systemic-mastocytosis
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

KENNY-CAFFEY SENDROMU TİP 2

Hastalığın Diğer İsimleri

  • KCS2
  • Kenny-Caffey sendromu, dominant tipi
  • Cücelik, tubular kemiklerin kortikal kalınlaşması & geçici hipokalsemi

Genel Bilgi

Kenny-Caffey sendromu tip 2;  uzun kemiklerin kalınlaşmasıyla, kemiklerde ince ilik oyuklarıyla, baş ve gözleri etkileyen anomalilerle karakterize edilmiş çok nadir görülen kalıtsal bir iskelet rahatsızlığıdır. Çoğu vakada doğumda gözle görülebilir. Kenny-Caffey sendromu tip 2’nin başlıca sonucu kısa boydur. Zeka genellikle normaldir. Kenny-Caffey sendromuna sahip bireyler paratiroid hormonun yetersiz üretiminden kaynaklanan kan akışında kalsiyumun düşük seviyelerinin nüksettiği vakalara sahip olabilirler.

Etkilenmiş Popülasyonlar

KCS2, erkek ve kadınları eşit sayıda etkilemiş çok nadir görülen bir iskelet rahatsızlığıdır. Altmıştan az vaka medikal literatüre kaydedilmiştir.

Kalıtım Paterni/Deseni

Çoğu vakada bu sendrom otozomal dominant genetik bir rahatsızlıktır.[1]

Belirti ve Semptomlar

Çoğu hastalık için semptomlar kişiden kişiye göre değişir. Aynı hastalığa sahip insanlar aşağıdaki tabloda listelenmiş her semptoma sahip olmayabilir. Bu bilgiler Human Phenotype Ontology (HPO) adı verilen veri tabanından sağlanmaktadır. %80-99 insanın sahip olduğu semptomlar;

 
Medikal ifade Diğer isimler Learn More: HPO ID
Uzun kemikl gövdesinin kortikal kalınlaşması 0005791 
Ertelenmiş kraniyal sutur klosür 0000270 
Kısa boy Kısalmış boy uzunluğu 0004322 
uzun kemiklerin ilik oyuklarının daralması 0100254 

[2]

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

KCS2’nin teşhisi, alışılmadık ince ilik oyuklarıyla birlikte uzun kemiklerin dış tabakasının ayırt edici kalınlaşmasını ortaya çıkaran iskelet x-ray çalışmalarıyla doğrulanabilir. Kan testleri ile kandaki kalsiyumun düşük seviyede olduğu vakalar tespit edilebilir.

KCS2’nin tedavisi her bir bireyde görülen spesifik semptomlara yöneliktir. D vitamini ve kalsiyumun reçetesi yazılmaktadır ve hipokalsemi tedavisinde etkisi kanıtlanmıştır. Anemi meydana gelirse, demir alımı için reçete yazılabilir. KCS2’ye sahip insanlar bu sendromla ilişkili göz anomalisine aşina göz doktoru tarafından düzenli olarak kontrol edilmelidir. Etkilenmiş bireyler ve onların ailesi için genetik rehberlik önerilir. Destekleyici bir ekibin KCS2’ye sahip çocuklara yaklaşımı faydalı olabilir. Böyle bir ekip yaklaşımı fiziksel tedavi ve diğer medikal, sosyal veya mesleki hizmetleri içerebilir. Diğer tedavi semptomatik ve destekleyicidir. [1]

Kaynak

https://rarediseases.org/rare-diseases/kenny-caffey-syndrome/  [1]

https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/83/kenny-caffey-syndrome-type-2 [2]

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

KÜME BAŞ AĞRILARI

Özet

Küme baş ağrıları, genellikle birkaç hafta boyunca günün aynı saatinde “kümeler” de meydana gelme biçimleri nedeniyle kayda değer bir baş ağrısı biçimidir. Baş ağrısına otonom semptomlar eşlik eder ve bazı insanlar huzursuzluk ve endişe yaşar.

Bir küme baş ağrısı, başın bir tarafında, genellikle bir gözün arkasında veya çevresinde şiddetli ağrı ile başlar. Bazı insanlarda, migren benzeri “aura” dan önce gelebilir. Ağrı genellikle sonraki 5 ila 10 dakika boyunca zirve yapar ve sonra gitmeden önce üç saat boyunca bu yoğunlukta devam eder. Tipik saldırılar günde sekiz kereye kadar çarpabilir ve nispeten kısa ömürlüdür. Ortalama olarak, bir küme süresi 6 ila 12 hafta sürer. Otonomik semptomlar şunları içerebilir: konjonktival enjeksiyon (kanlı gözler), gözün altında veya çevresinde şişlik, gözlerin aşırı yırtılması, göz kapağının sarkması, burun akıntısı ve / veya burun tıkanıklığı, alın ve yüz terlemesi. Bu semptomlar genellikle sadece ağrı sırasında ortaya çıkar ve baş ağrısı ile aynı tarafta bulunur.

Küme baş ağrıları, her yaşta başlasalar da genellikle 20 ile 50 yaş arasında başlar. Erkekler kadınlardan daha sık etkilenir. Tedavi, semptomları başladıktan sonra durdurmayı amaçlayan akut tedaviye ve kümelenme döneminde tekrarlayan atakların önlenmesine yönelik önleyici tedavidir

Belirtiler

Küme baş ağrısı çeken insanlar, ağrıyı delici ve dayanılmaz olarak tanımlarlar. Baş ağrıları “kümeler” de genellikle birkaç saat boyunca günün ve gecenin aynı saatinde meydana gelir. Belirtiler genellikle başın bir tarafında, sıklıkla gözün arkasında veya çevresinde görülür. Başın etkilenen tarafındaki burun ve göz de kırmızı, şiş ve akıntılı olabilir. Bazı insanlar da bulantı; huzursuzluk; kan basıncı ve kalp atış hızı değişiklikleri; endişe veya ışığa, sese ve kokuya duyarlılık gibi semptomlara neden olabilir. Etkilenen bireylerin çoğu, günde bir ila üç küme baş ağrısına ve yılda iki küme periyoduna sahiptir ve bunlardan semptomlardan kurtulma süresi farklıdır.

Küçük bir grup insan, kısa bir süre (2 hafta veya daha az) remisyona maruz kalarak yıllarca sürebilen küme baş ağrıları nöbetleri ile karakterize kronik bir form geliştirir.

Çoğu hastalık için semptomlar kişiden kişiye değişecektir. Aynı hastalığı olan insanlar listelenen tüm belirtilere sahip olmayabilir. Bu bilgi İnsan Fenotip Ontolojisi (HPO) olarak adlandırılan bir veri tabanından gelir. HPO, tıbbi kaynaklarda açıklanan belirtiler hakkında bilgi toplar. HPO düzenli olarak güncellenmektedir. Bir semptom hakkında daha ayrıntılı bilgilere erişmek için HPO ID’yi kullanın.

Tedavi

Tedavi küme baş ağrılarını iyileştirmez. Tedavinin amacı semptomları hafifletmektir. Spontan düzelme oluşabilir veya baş ağrısını önlemek için tedavi gerekebilir.

Küme baş ağrısını azaltmak ve gelecekteki atakları bastırmak için ilaçlar mevcut. Bir tablet, burun spreyi veya enjeksiyon olarak tatbik edilen oksijen inhalasyonu ve triptan ilaçları (migreni tedavi etmek için kullanılanlar gibi) ile akut küme baş ağrısı hızlı bir rahatlama sağlayabilir. Burun ve burun deliklerini saran lidokain burun spreyi de etkili olabilir. Prednizon ve deksametazon gibi ergotamin ve kortikosteroidler küme döngüsünü kırmak için reçete edilebilir ve daha sonra baş ağrıları sona erdiğinde azaltılabilir. Verapamil, atakların sıklığını ve ağrı seviyesini azaltmak için önleyici olarak kullanılabilir. Lityum, valproik asit ve topiramat bazen önleyici olarak da kullanılır.

İlaçlar hakkında daha ayrıntılı bilgi, Medscape Reference’in küme başağrısı hakkındaki makalesinin tedavi ve yönetim bölümlerinde bulabilirsiniz.

Bir Uzman Bulun

Tıbbi yardıma ihtiyacınız olursa, bu hastalık da deneyimi olan doktorları veya diğer sağlık profesyonellerini arayabilirsiniz. Bu uzmanları savunma kuruluşları, klinik deneyler veya tıbbi dergilerde yayınlanan makaleler aracılığıyla bulabilirsiniz. Ayrıca bölgenizdeki bir üniversite veya üçüncül tıp merkezi ile iletişim kurmak isteyebilirsiniz, çünkü bu merkezler daha karmaşık vakalar görmeye, en son teknoloji ve tedavilere sahiptir.

Bölgenizde bir uzman bulamıyorsanız, ulusal veya uluslararası uzmanlarla iletişim kurmayı deneyin. Sizi, bildiği birisine konferanslar veya araştırma çalışmaları yoluyla yönlendirebilirler. Bazı uzmanlar, sizinle ilgilenmek için seyahat edemiyorsanız, telefonla veya e-posta yoluyla sizinle veya yerel doktorlarınızla görüşmek isteyebilir.

Sağlık Kaynakları

Genetik konusunda uzmanlaşmış bir tıp uzmanı bulmak için, doktorunuza sevk isteyebilir veya kendiniz için arama yapabilirsiniz. Çevrimiçi dizinler Amerikan Tıbbi Genetik Koleji ve Ulusal Genetik Danışmanlar Birliği tarafından sağlanmaktadır. Daha fazla yardıma ihtiyacınız olursa, bir GARD Bilgi Uzmanı ile iletişime geçin. Ayrıca Genetik Danışma’dan Genetik danışmalar hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Kaynak

  • https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/10286/cluster-headache
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

BAİLEY-BLOCH KONJENİTAL MİYOPATİSİ

Genel Bilgi

Bailey-Bloch Konjenital Miyopatisi (Yerli Amerikan Miyopatisi); çoğunlukla kas güçsüzlüğü, artrogripozis, kifoskolyoz, malign hipertermiye yatkınlıkla karakterize olan nadir bir nöromüsküler hastalıktır.

Genetik Değişikler/ Etken Faktörler

STAC3 geninin 12q13 kromozomunda mutasyonun Bailey-Bloch Miyopatisine neden olduğu saptanmıştır. STAC3 geni, kas kasılma ve gevşeme mekanizmasında rol oynayan bir gendir. STAC3 mutasyonunun, CACNA1S kalsiyum kanalında inaktivasyon süresini azalttığı tahmin edilmektedir.

Belirti ve Semptomlar

  • Kas güçsüzlüğü
  • Artrogripozis
  • Kifoskolyoz
  • Yarık damak
  • Pitozis
  • Normalden kısa boy
  • Malign hipertermiye yatkınlık (Anestezi ile indüklenen)
  • Talipes

Genetik Görülme Sıklığı

Hastalığın görülme sıklığı <1:1 000 000’dur. Ancak Amerika’nın Kuzey Karolina eyaletinde yaşayan Lumbee Kabilesi’nde rastlanma sıklığı 1:5,000’dir. Literatüre girmiş Yerli Amerikalı olmayan ilk hasta, Türk kökenlidir. Bu sebeple Yerli Amerikalılara özgü bir hastalık kategorisinden çıkmıştır.

Kalıtım Paterni

Hastalığın otozomal resesif kalıtım paterni izlediği saptanmıştır.

Teşhis Yöntemleri/ Tedaviler

Hastalığı oluşturan semptomlara yönelik terapiler uygulanabilir. Fizik tedavi ile yaşam kalitesini arttırmak mümkündür. Hastalarda malign hipertermiye yatkınlık bulunduğundan anestezi prosedürlerinde özellikle halotan ve süksinil kolin ajanlarının kullanımına dikkat edilmelidir.

Hastalıkla İlişkili Genler

STAC3

Hastalığın Diğer İsimleri

  • NAM (Native American Myopathy)

Kaynakça

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

SİSTİNOZ


Genel Bilgi, Genetik Değişiklikler/Etken Faktörler

Sistinoz nadir görülen, sistin adlı amino asidin böbrek, göz, karaciğer, pankreas ve beyin gibi organlarda birikimi yüzünden ortaya çıkan multisistematik genetik bir rahatsızlıktır. Hastalık, nefropatik sistinoz, orta sistinoz ve nefropatik olmayan (veya oküler) sistinoz olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Hastalığın yaş aralığı, semptomları ve çeşidi kişiden kişiye değişmektedir. Nefropatik sistinoz bebeklik döneminde ortaya çıkan, en yaygın görülen ve en tehlikeli sistinoz formudur. Erken teşhis ve teşhisi takip eden tedavi süreci hastalığın ilerlemesini ve semptomların görülme sıklığını önemli derece etkilemektedir. Böbrek ve gözler en çok etkilenen organlardır. Nefropatik sistinoz veya orta sistinoz hastaları bir süre sonra mecburi böbrek nakli olmak zorundadır. Nefropatik olmayan (veya oküler) sistinoz sadece gözdeki korneaları etkilemektedir.

Belirti ve Semptomlar

Medikal terminoloji Genel adı
Hastaların %80 ila % 99’u bu semptomları göstermektedir  
Aminoasidüri İdrarda yüksek amino asit seviyesi
Korneada opaklık  
Dehidrasyon  
Ergenlik döneminde gelişimde gecikme  
Kilo alamama  
Yorgunluk  
Hipokalmei Kanda düşük Potasyum seviyesi
Hipofosfatemi Kanda düşük Fosfat seviyesi
Hipotiroidi Tiroidin normalden az çalışması
Kas zayıflığı  
Miyopati Kas dokusu hastalığı

Nefrojenik diabetes insipidus
 
Nefropati  
Fotofobi Gözde ışığa karşı aşırı hassasiyet
Polidipsi Aşırı susuzluk
Proteinüri Urinde yüksek protein seviyesi
Renal tübüler fonksiyon bozukluğu Böbreklerde filtre yapan yapıların anormal fonksiyonu
Kısa boy  
Stereotypy Tekrarlayan hareketler
Type I diabetes mellitus Type 1 diyabet
Kusma  
Medikal terminoloji Genel adı
Hastaların %30 ila % 79’u bu semptomları göstermektedir  
Böbrek yetmezliği  
Retinopati iltihaplanmayan retina hastalığı
Raşitizm Zayıf ve yumuşak kemikler
Medikal terminoloji Genel adı
Hastaların %5 ila % 29’u bu semptomları göstermektedir  
Anormal pyramidal semptomlar  
Kranial sinir felci  
Dysphasia  
Ateş  
Yürüyüş bozukluğu  
Hafif zihinsel engel  
Malabsorption bağırsakların belirli besinleri sindirememesi
Portal hipertansiyon  
Görme bozukluğu  
Medikal terminoloji Genel adı
Hastaların %1 ila %4’u bu semptomları göstermektedir .  
Körlük  
Serebral Kalsifikasyon Kalsiyumun beyinde anormal depolanması
Diabetes mellitus  
Erkek hipogonadizm Erkek eşeysel bezininde foksiyonel azalma
Ağız-Yutak disfaji Yutkunmada zorluk
Birincil hipotriodi  
Renal Fanconi syndrome  
5.seviye kronik böbrek rahatsızlığı  

Genetik Görülme Sıklığı

100.000 ila 200.000 kişide bir görülmektedir. Birleşik Krallık ve Fransa’da ise  hastalığın görülme olasılığı yüksek ve 26.000de bir dir.

Kalıtım Paterni/Deseni

  Hastalık otozomal çekinik gen ile taşındığından, kişinin belirti ve semptomları göstermesi için hastalığa ait mutasyona uğramış iki aleli de taşıması gerekmektedir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

Teşhis;

  • Öncelikle hastalıkla özdeşleşmiş belirti ve semptomlara bakılır.
  •  Sonrasında klinik testler ile beyaz kan hücrelerindeki (polimorfonükleer lökositler) sistin seviyesi ölçülür.
  • Hastalık Fanconi sendromuyla benzerlik gösterdiği için, idrar testinde görülen mineral, amino asit, su, karnitin gibi değerlerin fazla düşük olması Falconi sendromu belirtilerindendir.Bu şekilde hastalığın diğer hastalılarla karıştırılmaması ve uygun tedavi uygulanabilmesi mümkündür.
  • Deneyimli bir göz doktoru tarafından yarık lamba (slit lamp) adı verilen bir yüksek çözünürlüklü mikroskop kullanılarak,korneadaki sistin kristallerini açığa çıkarılabilmektedir.
  • Genetik testler sonucu CTNS genindeki mutasyonlar ortaya çıkarılabilmektedir
  • Ayrıca hastalığı taşıma riski olan bebeklerde prenatal tanı, amniyotik sıvıdan alınan örnekte sistin seviyesi ölçülerek de konulabilmektedir.Anne karnında hastalık riski taşıyan bebeklerde ayrıca,koryonik villus örneklemesi olarak bilinen ve yine sistin seviyesini ölçmeyi amaçlayan bir testle tanı koyulabilmektedir.

Tedavi seçenekleri ;

  • Vitamin ve elektrolit takviyesi tedavi olarak uygulanabilmektedir.
  • İndomethacin ilacı genel durumu koruma ve büyümeyi sağlamaktadır.
  •       Cysteamine (her gün 1.3 g/m2 yada 1.9 g/m2 ‘lık doz halinde günde 4 kez ) lizozomlardaki sistin miktarını düşürerek hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir ve hatta durdurabilir. Sisteaminin yan etkileri arasında gastrointestinal semptomlar, ağız kokusu, ter kokusu ve alerjik reaksiyonlar bulunur.Kullanılan bazı ilaçlar;
  1. Cysteamine hydrochloride (Marka: Cystaran) – Sigma-Tau Pharmaceuticals, Inc. Tarafından üretilmektedir.
    FDA(Yiyecek ve İlaç Yönetimi) tarafında onaylanan göstergeye göre Sistinoza sahip bireylerde korneada biriken sistin kristalleri tedavisi için kullanılmaktadır
    (National Library of Medicine Drug Information Portal)
  2. Cysteamine enteric coated (Marka: Procysbi) -Horizon Pharma USA, Inc. Tarafından üretilmektedir.
    FDA(Yiyecek ve İlaç Yönetimi) tarafında onaylanan göstergeye göre 1 yaş ve üstü çocuk ve yetişkinlerde nefrotik sistinozla mücadele için kullanılmaktadır.
    (National Library of Medicine Drug Information Portal)

Hastalıkla İlişkili Genler

Hastalık CTNS geninde oluşan mutasyonlardan kaynaklanmaktadır. CTNS genindeki mutasyonlar, hücrede taşıma görevinde bulunan cystinosin proteinin deformasyona uğramasına neden olur. Normal şartlarda cystinozin hücre içinde bulunan hazmetme ve geri dönüştürmeden sorumlu organel olan lizozomdan sistin moleküllerini atmakla yükümlüdür. Cystinosinin deforme yahut eksik olma durumunda sistin lizozom içerisinde birikir ve kristalleşir. Sistin kristalleşmesi lizozomun hareketlerini engellediğinden böbrek göz gibi organları etkiler.

Hastalığın Diğer İsimleri

Sistin Depo Hastalığı

-Sistin Hastalığı

Kaynakça

https://www.omim.org/entry/219750?search=cystinosis&highlight=cystinosi
https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/6236/cystinosis​
https://www.orpha.net/consor/cgibin/Disease_Search.phplng=EN&data_id=11&Disease_Disease_Search_diseaseGroup=Cystinosis&Disease_Disease_Search_diseaseType=Pat&Disease(s)/group%20of%20diseases=Cystinosis&title=Cstinosis&search=Disease_Search_Simple
https://rarediseases.org/rare-diseases/cystinosis/

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

COCKAYNE SENDROMU

Genel Bilgi

Cockayne sendromu nadir bir hastalıktır. Ufak kafa boyutu, kilo almada zorlanma ve gelişimde gecikmeyle ayırt edilebilir belirtilerindendir. Bu belirtiler bebeklikten beri gözlemlenebilir ve zamanla daha görünür bir hal alır. Çoğu hastada güneş ışığına karşı yüksek bir hassasiyet oluşur ve hatta bazı durumlarda güneş yanığı ve ciltte kabarma görülebilir. Bazı
hastalarda görme ve duyma bozuklukları, ciddi düzeyde diş çürükleri, kemiklerde gelişim bozuklukları, el ve ayaklarda uzun süreli soğuk hissi ve beyin taramasında görülemeyecek beyin hasarları görülebilir.
Sendrom 3 grupta incelenir: tip 1 (tip A), tip 2 (tip B) ve tip 3 (tip C).
Tip 1: ‘’Klasik’’ Cockayne sendromu olarak da bilinir. Çocuklukta tespit edilen Cockayne sendromudur.
Tip 2: ‘’Ciddi’’ Cockayne sendromu olarak da bilinir. Doğumda tespit edilir.
Tip 3: Hafif yapıdaki Cockayne sendromudur.

Belirti ve Semptomlar

Cockayne sendromunun yaygın belirtileri şunlardır:

  • Normalden küçük kafa boyutu,
  • Kilo almada zorlanma, gelişimde gecikmeler,
  • Güneş ışığına yüksek duyarlılık ve hatta güneş altında kalınan kısa sürede bile oluşan güneş yanıkları, ciltte kabarmalar,
  • Görme ve duyma yetilerinde kayıp,
  • Ciddi diş çürükleri,

Genetik Görülme Sıklığı

Bir milyon kişide 2 veya 3 kişide görülür.

Kalıtım Paterni/Deseni

Otozomal çekinik bir hastalıktır. Hastalığın tek kopyasını taşıyan bireyde hastalık etkileri görülmez. İki kopyanın da var olması halinde hastalık görülür.

Hastalıkla İlişkili Genler

Cockayne sendromunun nedeni ERCC8 ya da ERCC6 genlerindeki mutasyondur. Bu genler DNA’da meydana gelebilecek olası sorunların düzeltilmesinde görevli proteinlerin yapımından sorumludur. Sağlıklı bireylerde DNA sorunları bir etki yaratmadan düzeltilir ancak Cockayne sendromlu bireylerde bu işlem gerçekleşemez.

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

Henüz bir tedavisi bulunamamıştır. Şimdilik tedavi programları destek odaklıdır. Gelişimsel bozukluklara bağlı eğitim programları, fiziksel terapilerle destek sağlanır. Gerekirse mideden beslenme, spastisite için ilaç kullanımı, güneş kremi ve gözlüğü kullanımı, duyma ve görme sorunları için tedaviler uygulanır.

Hastalığın Diğer İsimleri

Hastalık literatürde CS ve cücelik- retina körelme sağırlık sendromu (dwarfism-retinal atrophy-deafness syndrome) olarak da geçer

Kaynaklar

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/cockayne-syndrome
https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/6122/cockayne-syndrome
Nance, M. A., & Berry, S. A. (1992). Cockayne syndrome: review of 140 cases. American
journal of medical genetics, 42(1), 68-84.