Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

FALLOT TETRALOJİSİ(TOF)

Fallot Tetralojisi Nedir?

   Fallot  tetralojisi kalpte meydana gelen dört farklı kusurun oluşturduğu konjenital (doğuştan) bir nadir hastalıktır. Bu kusurlar:

  1. Ventricular septal defect (kalbin sağ ve sol karıncığı arasındaki delik): Kalbin iki karıncığı arasında geniş bir delik bulunur ve oksijenden fakir kan sağ karıncıktan sola geçer. Bu şekilde oksijenden fakir olan kan akciğerlerde oksijenlendirilemeden aorta yoluyla vücuda gönderilir.
  2. Pulmoner stenoz (akciğer atardamarında veya çıkış yolunda darlık): Bu dar bölge nedeniyle oksijenden fakir kan yeteri kadar akciğere gönderilemez. Darlığın ciddiyeti çocuktan çocuğa farklılık gösterir.
  3.  Sağ ventrikül (karıncık) duvar kalınlaşması: Karıncık duvarı normale göre daha kalındır.
  4. Aort (Ana atardamar) direkt olarak karıncıklar arası delik üzerindedir ve her iki karıncıktan da kan alır.

Bu durum oksijen dolaşımındaki bozukluktan dolayı siyanoza (morarma) neden olur.

       Oluşma Nedeni

    Bazı hastalarda genetik faktörler rol oynuyor olsa da çoğu durumda hastalığın nedeni tam olarak bilinmemektedir. Kalp rahatsızlıkları arasında yaygın olan bir hastalıktır. Down sendromlu (AV kanal kusuruyla bağlantılı olarak) veya DiGeorge sahibi bireylerde daha sık görülebilir.

        Kalbi Nasıl Etkiler?

  Sağlıklı bir kalpte sol taraf yalnızca vücuda kan pompalarken sağ taraf akciğerlere kan pompalar. Fallot tetralojisi olan bir hastada kan, delik vasıtasıyla (VSD) sağ ventrikülden sol ventriküle ve vücut arterine (aort) doğru ilerleyebilir. Sağ ventrikülden akciğer arterine giden pulmoner kapakta tıkanma, normal kan miktarının akciğerlere pompalanmasını önler. Bazen pulmoner kapak tamamen tıkanır (pulmoner atrezi).

Semptomlar
  • Vücutta morarma
  • Kısa ve hızlı soluk alıp-verme, özellikle beslenme ve hareket halinde iken
  • Bayılma krizleri
  • Çabuk yorulma
  • Kilo kaybı
  • bebeklerde uzun süren ağlama krizleri

       Görülme Sıklığı

  Amerika’da her yıl yaklaşık olarak 1660 bebek bu hastalıkla beraber doğuyor. Diğer bir deyişle her 2518 bebekten biri fallot tetralojosine sahip.

        Teşhis

     TOF gebelik esnasında veya bebek doğduktan hemen sonra teşhis edilebilir.

  1. Gebelik esnasındaki teşhis

 Gebelik esnasında prenatal testler olarak adlandırılan bebekteki doğumsal kusurları ve diğer rahatsızlıkları kontrol etmek için kullanılan görüntüleme yöntemleri vardır.  Ultrason altında da görüntülenebilir.

  • Doğum sonrası teşhis

Bu hastalığın teşhisi genelde bebek doğduktan sonra beslenme ve ağlama durumlarında morarmaların meydana gelmesiyle yapılabilmektedir.

 Tedavi

Fallot tetralojisi tedavisi rahatsızlığın teşhisinden sonra ameliyatla sağlanır. Ameliyat esnasında akciğer kapakçığı değiştirilir veya genişletilir ve pulmoner arter geçişi büyütülür. Ayrıca ventriküler septal defekti düzeltmek için kalbin karıncıkları arasındaki delik kapatılır. Ameliyat sonrası birçok çocuk hayatına sağlıklı bir şekilde devam eder. Ama yine de düzenli kontroller sağlık durumunun iyiye gitmesi için gereklidir.

     Kaynaklar

  1. American Heart Association
https://www.heart.org/en/health-topics/congenital-heart-defects/about-congenital-heart-defects/tetralogy-of-fallot
  • National Heart Centre – Singapore
https://www.snec.com.sg/patient-care/conditions-treatments/tetralogy-of-fallot
  • CDC
https://www.cdc.gov/ncbddd/heartdefects/tetralogyoffallot.html
https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/tetralogy-of-fallot/symptoms-causes/syc-20353477

 

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

ROBİNOW SENDROMU

Genel bilgi

Robinow sendromu kemikleri etkilediği kadar vücudun diğer kısımlarını da etkileyen nadir bir rahatsızlıktır. Robinow sendromunun keşfedilmiş iki formu bulunmaktadır: otozomal resesif robinow sendrom ve  daha ılımlı otozomal dominant robinow sendrom. Farklılıkları kalıtım şekline, semptomlara ve şiddetine dayanır.

Otozomal resesif robinow sendrom kol ve bacaklardaki uzun kemiklerde kısalmalara ; kısa el ve ayak parmaklarına ; takoz şeklinde spinal kemiklerin öncülük ettiği kamburluğa; kaynaşmış veya eksik kaburga kemiklerine; kısa boya ve fark edilir yüz özelliklerine  sebep olur. Diğer özellikler az gelişmiş genital organlar, diş problemleri, böbrek veya kalp kusurları veya gecikmiş gelişmeyi içerebilir. Bu form ROR2 geninde meydana gelen mutasyonlardan kaynaklanır.

Otozomal dominant robinow sendrom daha ılımlı ancak benzer özelliklere neden olur. Nadir omurga ve kaburga anomaliler; kısa boy daha az yaygındır. Bu formun bir çeşidi ek olarak osteoskleroz ile karakterize edilmiştir. Otozomal dominant robinow sendromuna WNT5A veya DVL1 geninde meydana gelen mutasyonlar sebep olabilir.

Bazı vakalarda robinow sendromunun altında yatan neden bilinmemektedir.

Kalıtım

Otozomal resesif veya otozomal dominant olarak kalıtılabilir.

Otozomal resesif kalıtım, bir insanın etkilenmesi için her hücrede sorumlu genin iki kopyasının da mutasyona uğraması anlamına gelir.

Otozomal dominant kalıtım her hücrede sorumlu genin sadece bir kopyasının mutasyona uğramış olması bu koşulun özelliklerine sebebiyet vermesi için yeterli olduğu anlamına gelir. (1)

Frekans

200 kişiden az otozomal resesif robinow sendromu medikal literatüre tanımlanmıştır. koşulun bu formu içinde Türkiye, Pakistan, Brezilya ve Umman’ınn bulunduğu bir çok ülkeden ailede belirtilmiştir.

Otozomal dominant robinow sendromunun 50’den az ailede teşhisi konmuştur. Bu ailelerin 10 kadarı osteosklerotik forma sahiptir.

İlişkili olduğu genler

Otozomal resesif robinow sendromu ROR2 geni, otozomal dominant robinow sendromu FZD2,WNT5A,DVL1,DVL3 genleri ile ilişkilidir

Sebepler

Otozomal resesif robinow sendromu ROR2 genindeki mutasyonlardan sonuçlanır. Bu gen fonksiyonu tam olarak anlaşılamamasına rağmen doğum öncesi normal gelişim için gerekli kimyasal sinyalleşme yolaklarında yer alan bir protein yapmak için şifre sağlar. Özellikle ROR2 proteininin iskelet,kalp ve genital organların oluşumunda kritik rol oynadığı görünmektedir.

Otozomal dominant robinow sendromuna FZD2,WNT5A,DVL1,DVL3 genlerini içeren birçok gende meydana gelen mutasyonlar sebep olabilir.  Bu koşulun osteoskleratik formu DVL1 genindeki mutasyonlardan sonuçlanır. Otozomal dominant robinow sendromu ile ilişkili genlerden üretilen proteinlerin ROR2 proteini gibi aynı kimyasal yolakların bir parçası olduğu belirtilmiştir.

Bu karakteristik belirtilere ve semptomlara sahip bazı insanlarda, bilinen genlerin hiçbirinde mutasyon tanımlanmamıştır. Bu vakalarda, bu hastalığın sebebi bilinmemektedir. [2] 

Teşhis

Bu sendromun teşhisi genellikle, eklemli organ ve genital anomaliler ve karakteristik yüz özellikleri, kısa boy gibi fiziksel bulgulara dayanarak doğumdan kısa süre sonra yapılır.

ROR2 geninde meydana gelen mutasyonlar için moleküler genetik testler otozomal resesif robinow sendromu teşhisi için uygundur. WNT5A ve DVL1 geninde meydana gelen mutasyonlar için moleküler genetik testler otozomal dominant robinow sendromu teşhisi için uygundur.

Tedavi

Bu sendromun tedavisi direkt olarak her bir bireyde görülen spesifik semptomlara yöneliktir. Tedavi alanında uzman bir ekibin koordineli çalışmasını gerektirebilir. [3]

Robinow Sendromunun Diğer İsimleri

  • Fetal yüz sendromu
  • Robinow-Silverman sendromu
  • Yüz ve genital anomamilerle akral disostoz
  • Mesomelia ile kostovertebral hücre bölünmesi kusurları
  • Mezomellik cücelik- küçük gential organ sendromu
  • Robnow cüceliği
  • Robinow-Silverman-Smith sendromu [3][4]

Kaynak

https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/312/robinow-syndrome [1]

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/robinow-syndrome#resources  [2]      

https://rarediseases.org/rare-diseases/robinow-syndrome/ [3]

https://www.orpha.net/consor/cgi-bin/OC_Exp.php?lng=EN&Expert=97360 [4]

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

HEPATİK VEN TROMBOZU / BCS

Genel Bilgi

Hepatik Ven Trombozu, karaciğerden kan akışını taşıyan karaciğer damarlarının tıkanması ile karakterize nadir ve potansiyel olarak yaşamı tehdit edici bir hastalıktır. Batı’da, BCS, bir veya daha fazla altta yatan protrombotik risk faktörünün nadir bir karaciğer dışavurumudur. En yaygın altta yatan protrombotik risk faktörü, miyeloproliferatif bir hastalıktır, ancak şimdi hastaların neredeyse yarısında altta yatan çoklu protrombotik risk faktörlerinin olduğu kabul edilmektedir. Klinik bulgular, BCS’yi birçok akut ve kronik karaciğer hastalığının olası ayırıcı tanısı yapan çeşitli olabilir. Bilinen bir protrombotik risk faktörü ve karaciğer hastalığının yeni başlangıcı varsa şüphe indeksi çok düşük olmalıdır.

Karın, hepatomegali ve assitte (karın bölgesinde sıvı birikimi) klasik bir ağrı üçlüsü ile oluşur. Tıkanıklığın örnekleri hepatik venlerin trombozundan oluşur. Genellikle her milyon insandan birini etkiler. Bu sendrom fulminan, kronik, akut ve hatta asemptomatik olabilir.

Görsel Kaynak : http://slideplayer.com/3514975/12/images/33/Budd-Chiari+Syndrome.jpg

Genetik Değişiklikler/ Etken Faktörler

Hepatik ven trombozu, karaciğerden kan akışını taşıyan karaciğer damarlarının tıkanması ile karakterize nadir bir hastalıktır.  Karaciğerden kan akışı engellendiğinde, kan karaciğerde yedeklenir ve genişlemesine neden olur (hepatomegali). Dalak da büyüyebilir (splenomegali). Bu nedenle, BCS nadir ve potansiyel olarak hayati tehlike arz eden bir durumdur.

Behçet hastalığı, antifosfolipid sendromu, hiperhomosisteinemi ve paroksismal nokturnal hemoglobinüri (PNH) gibi kazanılmış protrombotik durumlar BCS gelişimine katkıda bulunabilir. Behçet hastalığı, ipek yolu boyunca (Çin’den Akdeniz’e yayılan bir bölge alanı) görülme sıklığı yüksek, kronik nüks eden sistemik inflamatuar bir hastalıktır.

Günümüzde en yaygın primer BCS’nin nedeni tromboz olmakla birlikte, idiyopatik membranöz tıkanıklıkların da farklı coğrayfalarda sebep olarak sunulduğu olgular mevcuttur. Vakaların yaklaşık üçte birinde Budd-Chiari sendromunun nedeni bilinmemektedir. 

Belirti ve Semptomlar

Hepatik ven trombozu (BCS) hepatik venöz çıkış tıkanıklığı ile başvuran heterojen bir klinik durum grubuna gönderme yapmak için kullanılan bir isimdir. Deri yüzeyine yakın karın bölgelerinde varisli damarlar gelişebilir ve görünür hale gelebilir. Diğer belirtiler arasında  yorgunluk, karın ağrısı, bulantı, sarılık ve yemek borusunda kanama . Bozukluğun şiddeti, bölgeye ve etkilenen damar sayısına bağlı olarak vakadan duruma değişir. 

Bu sendromdan muzdarip hastaların çoğu, aşağıdaki gibi bazı semptom ve semptomlara sahiptir:

  • Trombotik Diyabet
  • Polycythemia Vera
  • Paroksismal Gece Hemoglobinüri
  • Hamilelik, güçlü doğum kısıtlayıcı hapların kullanılmasına rağmen

Tümörler

  • Kronik İnflamatuar Hastalıklar
  • Pıhtılaşma Bozuklukları
  • Enfeksiyonlar

Bu, üst karın bölgesinde ilerleyici ve şiddetli ağrı ile kendini gösteren akut bir sendromdur. Karaciğerin genişlemesine neden olan ve sarılık, asit ve ensefalopati gibi diğer hastalıklara neden olan hepatomegali ile sonuçlanır. Hastaların% 20’ye kadarı tamamen asemptomatiktir.

Genetik Görülme Sıklığı

BCS prevalansı coğrafi farklılıklardan büyük ölçüde etkilenir. BCS, Nepal gibi bazı Asya ülkelerinde karaciğer hastalığının daha yaygın bir nedeni olsa da, Batı ülkelerinde nadir görülen, Çin’de çok az sayıda olgu bildirilen bir hastalık olarak kabul edilir.  Batı’da, tahmini BCS insidansı kişi başına 2,5 milyonda birdir. Yaygınlık büyük oranda bilinmemektedir, ancak tahminler 1 / 50,000 ile 1 / 100,000 arasında değişmektedir.

Kalıtım Paterni / Deseni

MTHFR mutasyonunun BCS riskini artırdığı tespit edilmiştir. Genetik yatkınlıkla olduğu düşünülmekle birlikte hangi genin neden olduğu bilinmemektedir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedavileri

Hepatik ven trombozu teşhis edilmiş kişilerde 3 ay ila 3 yıl içerisinde karacağer yetmezliği gelişebilir. İnsan vücudunun iç bölümleriyle ilgili hastalıkların teşhisinde uzmanlaşmış bir doktor; sindirim sistemi rahatsızlıklarında bir gastroenterolog; veya genel cerrahlar, sendromu teşhis edebilir. Genel olarak, doktorlar siroz hastalarında sendromun semptomlarının en önemli nedenlerinden biri olduğundan şüphelenmektedir. Fizik muayeneleri yaparken, doktorlar karaciğerin artmış büyüklüğü hakkında bilgi sahibi olacaklardı. Diğer testler şunları içerebilir:

  • Karaciğer fonksiyonlarını tespit etmek için kan testleri
  • Karaciğerin genişlemiş boyutunu aydınlatan ultrason, doppler karaciğer testleri
  • Benzer anormallikleri saptamak için BT taramaları ve karın MR’ı

Anormallikler keşfedildikten sonra, ilave testler gerekebilir. Gerektiğinde Karaciğer biyopsisi yaparken doktorlar daha sonraki testler için karaciğer dokusunun çok küçük bir örneğini çıkarırlar. Bu testler sırasında sendrom tarafından zarar gören dokular bir doktor tarafından kolayca tespit edilebilir.

Hepatik ven trombozu tedavisi tıkanmanın nedenine bağlı olarak değişir. Tıbbi tedaviler şunları içerebilir: 

  • Kan inceltici (antikoagülasyon) ilaçları
  • Pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar (trombolitik tedavi)
  • Assit dahil karaciğer hastalığı için tedavi
  • Cerrahi tedaviler de düşünülebilir ve şunları içerebilir:
    • Transjugüler intrahepatik portosistemik şant ( TIPS )
    • Venöz şant ameliyatı
  • Ciddi siroz vakalarında karaciğer nakli gerekebilir. 

Hastalığın Diğer İsimleri

  • Budd-Chiari Sendrom

Kaynaklar

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

NÖROFİBROMATOZİS TİP 1

Genel Bilgi

Neurofibromatosis type 1 (nörofibromatoz tip 1) deri renklerinde değişiklik (pigmentasyon) ve deri, beyin ve vücudun diğer bölgelerinde sinirler üzerinde tümör büyümesi ile karakterize edilmiş bir durumdur. Bu durumun işaret ve belirtileri oldukça değişkenlik gösterir.

Belirti ve Semptomlar

Erken çocukluktan itibaren, neredeyse nörofiromatoz tip 1’li bütün hastalar, derilerinde koyu renkli yamalar şeklinde görünen çoklu sütlü kahve renkli lekelere sahiptirler. Bu bölgeler birey büyüdükçe sayı ve boyut olarak büyür. Koltukaltı ve kasıklardaki benekler tipik olarak daha ileri çocuklukta görülür

Nörofibromatoz tip 1’e sahip oan çoğu erişkin, genellikle hemen deri altında bulunan iyi huylu tümörler olan nörofibroma geliştirir. Bu tümörler omuriliğe yakın sinirlerde veya vücudun diğer bölgelerindeki sinirler boyunca da görülebilir.  Nörofibromatoz tip 1’e sahip bazı bireyler sinirler boyunca gelişebilen kötü huylu tümörler de geliştirebilir. Bu tümörler genellikle ergenlik ya da erişkinlikte gelişmekte olup kötü huylu çevresel sinir kılıf tümörleri olarak adlandırılır. Nörofibromatoz tip 1’li bireyler aynı zamanda beyin tümörleri veya kan kanseri (lösemi) de dahil olmak üzere başka kanser türlerinin gelişmesi riskini de taşırlar.

Çocuklukta, iyi huylu kitleler Lisch nodülleri olarak adlandırılır ve genellikle iriste gözlenir. Lisch nodülleri görüşü etkilemez. Bazı bireylerde optik sinir (gözden beyne uzanan sinir) üzerinde de tümör gelişimi gözlenir. Bu tümörlere optik glioma denir ve görme azlığı ya da tamamen görme kaybına neden olabilirler. Bazı vakalarda ise görmeyi etkilemezler.

Nörofibromatozis Tip 1’in diğer semptomları yüksek kan basıncı (hipertanisyon), kısa boy, olağandan büyük baş ve omurganın farklı biçimlenmesi (skolyoz) gibi iskelet anormallikleridir. Çoğu nörofibromatozis tip 1’li bireyin zeka seviyesi normal olmakla birlikte bu hastalarda öğrenme engelleri ve dikkat yetersizliği ve hiperaktivite hastalığının (ADHD) sıklıkla gözlendiği bilinmektedir.

Genetik Değişiklikler/Etken Faktörler

NF1 genindeki mutasyonlar nörofibromatoz tip 1’e yol açar.

NF1 geni, nörofibromin isimli proteini üretmeyi sağlayan kodu içerir. Bu protein, sinir hücreleri ve sinirler etrafındaki özelleşmiş hücreleri (oligodendrositler ve Schwann hücreleri) birçok hücrede üretilir. Nörofibromin bir tümör baskılayıcı olarak çalışır; bu, hücrelerin çok hızlı veya kontrolsüz bir biçimde büyümelerini engellemesi anlamına gelir. NF1 genindeki mutasyonlar nörofibrominin hücre büyüme ve bölünmesini kontrol edemeyen fonksiyonsuz bir versiyonunun üretilmesine yol açar. Sonuçta vücuttaki sinirler boyunca nörofibroma gibi tümörler gelişebilir. NF1 genindeki mutasyonların, öğrenme engelleri ve sütlü kahve rengindeki benekler gibi nörofibromatoz tip 1’in diğer özelliklerine nasıl yol açtığı net değildir.

Genetik Görülme Sıklığı

Nörofibromatoz tip 1 dünya çapında her 3000—4000 kişiden 1’inde görülür.

Kalıtım Paterni / Deseni

Nörofibromatoz tip 1’in kalıtım deseninin otozomal dominant olduğu düşünülmektedir. Bu bozukluğa sahip bireyler, her hücrede NF1 geninin 1 mutant kopyasını taşır halde dünyaya gelirler. Vakaların yaklaşık yarısında ebeveynlerden biri bu hastalığa sahiptir ve mutant gen bu ebeveynden kalıtılmıştır. Geri kalan hastalar ise, ailede hastalık öyküsü olmaksızın yeni mutasyonlar sonucu hastalığı edinirler.

Tek bir değişikliğe uğramış genin hastalık geliştirmeye yettiği çoğu otozomal baskın hastalıkların aksine, nörofibromatoz tip 1’de tümör oluşumunun tetiklenmesi için her iki kopya genin de değişikliğe uğramış olması gerekmektedir. İkinci kopyadaki bir NF1 geni mutasyonu, bireyin hayatı süresince sinirler etrafındaki hücrelerde gerçekleşir. NF1 geni mutasyonuyla doğmuş neredeyse her birey, birçok hücrede ikinci mutasyonu edinerek nörofibromatozis tip 1’e özgü tümörleri geliştirir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

Nörofibromatozis tip 1 teşhisi, yukarıda belirtilen karakteristik semptomların gözlenmesi ve NF1’i tanıyan bir oftalmoloğun göz muayenesi, NF1 geni mutasyon analizi, beyin ve diğer etkilenmiş bölgelerin MRI incelemesi ve komplikasyonlara dayalı diğer testler yardımıyla yapılır.

Hastalığın özel bir tedavisi yoktur. Ağrıya ya da fonksiyon kaybına yol açan tümörler alınabilir. Çok hızlı büyüyen tümörler kansere yol açabileceğinden hemen alınmalıdır. Ciddi tümörler için deneysel tedaviler araştırma aşamasındadır.

Hastalıkla İlişkili Genler

NF1

Hastalığın Diğer İsimleri

  • Nörofibromatoz 1
  • NF1
  • Periferal Nörofibromatoz
  • Recklinghausen Hastalığı
  • von Recklinghausen Hastalığı

Kaynaklar

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/neurofibromatosis-type-1
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK1109/
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

PULMONER VENLERİN YANLIŞ HİZALANMASI İLE ALVEOLAR KILCAL DİSPLAZİ (ACD / MPV)

Genel Bilgi

 Pulmoner Venlerin Yanlış Hizalanması İle Alveolar Kılcal Displazi(ACD/MPV), akciğeri ve kan damarlarının gelişimini etkileyen bir hastalıktır. Milyonlarca küçük hava keselerini (alveoller) ve kılcal damarları etkiler. Oksijen vücuda dağılmak üzere bu alveoler kılcal damarlarından kana karışır ve karbondioksit dışarı verilmek üzere kandan ayrılır. ACD/MPV’de alveoler kılcal damarlar normal gelişemezler. Kılcal damarların sayısı düşer ve mevcut kılcal damarlar alveol duvarlarında yanlış konumlanır. Kılcal damar sayısındaki ve yerindeki bu anormallikler oksijen ve karbondioksit alışverişini engeller. Akciğerden kalbe kan taşıyan damarlar (akciğer toplardamarlar) yanlış konumlanmışlardır ve anormal olarak atardamarlarla birlikte yığın olmuşlardır. Akciğer atardamarların duvarlarındaki kas dokusu fazla büyüyebilir ve bu da daha kalın atardamar duvarlarına sonuç vermektedir. Bu gibi değişimler kan akışını sınırlayabilir ve bu da akciğer atardamarlarında yüksek kan basıncına sebep olur ve kalbin daha zor pompalamasını gerektirir.

Genetik Değişiklikler/Etken Faktörler

Eğer FOXF1 geninde mutasyon varsa, her hücredeki kayıp veya değişmiş bir gen, bu hastalığa sebep olmak için yeterlidir. ACD/MPV, FOXF1 genindeki mutasyonlardan dolayı olur. FOXF1 geninden üretilen protein, DNA’nın spesifik bölgelerine bağlanır ve diğer genlerin aktivitelerini kontrol etmesine yardım eder. FOXF1 proteini, akciğerlerin ve kan damarlarının gelişimi içi önemlidir. FOXF1 proteini, sindirim kanalının gelişiminde de rol oynar. Bu gendeki ACD/MPV’ye sebep olan mutasyonlar, gelişimleri düzenleyemeyen inaktif proteinle sonuçlanır ve akciğer kan damarlarının ve sindirim kanalının anormal oluşumuna sebep olur.

Belirti ve Semptomlar

Doğumdan sonra ilk birkaç gün içinde, ACD/MPV’li çocuklar ciddi nefes alma ve kanda yetersiz oksijen problemleri yaşamaya başlarlar. Nefes kesilmesi ve siyanoz (kandaki oksijenin azalmasına bağlı derinin renginin morarması) yaşayabilirler. Akciğer kan damarlarında yüksek kan basıncı da yaşanabilir. Nefes alma problemleri daha kötüye gidebilir ve bazı bebeklerde solunum durabilir. Çok nadir olarak bebekler, doğumdan sonra birkaç ay sonrasına kadar bu hastalığa dair hiçbir belirti göstermeyebilir. Hastalığa sahip bebekler, kalın bağırsağın kıvrılması gibi mide ve bağırsak semptomları, böbreklerin şişmesi, kalbin sol tarafının ve kas-iskelet sisteminin gelişmemesi gibi belirtiler de gösterebilir.

Genetik Görülme Sıklığı

 ACD/MPV çok nadir bir hastalıktır, görülüş sıklığı tam olarak bilinmemektedir. Bu hastalığa sahip yaklaşık 200 çocuk kayda geçmiştir.

Kalıtım Paterni/Deseni

ACD/MPV genelde kalıtılmamaktadır ve bu hastalığa sahip insanların soylarında bu hastalığa sahip kişiler bulunmamaktadır. ACD/MPV ile bireyler kendi çocuklarına genetik olarak geçirmemektedir çünkü üremek için yeterince uzun yaşayamazlar. Bu durum ile ilişkili genetik değişiklikler genellikle üreme hücrelerinin (yumurta ve sperm) oluşumu sırasında veya erken fetal gelişiminde meydana gelir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

Siyanoz ve yüksek akciğer kan basıncı yaşayan bebeklerde, yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki tedaviye yanıt vermeyen bebeklerde ACD/MPV’den kuşkulanılabilir. Vakaların %90’ı moleküler genetik test ile teşhis konulabilir.

Hastalıkla İlişkili Genler

FOXF1 genindeki mutasyonlar bu hastalığa yol açar.

Hastalığın Diğer İsimleri

  • ACD
  • ACD/MPV
  • ACDMPV
  • alveoler kılcal displazi
  • konjenital alveoler kapiller displazi
  • yenidoğanın ailesel kalıcı pulmoner hipertansiyonu
  • pulmoner damarların yanlış hizalanması

Kaynaklar

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/alveolar-capillary-dysplasia-with-misalignment-of-pulmonary-veins
https://rarediseases.org/rare-diseases/alveolar-capillary-dysplasia/
https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/8644/alveolar-capillary-dysplasia-with-misalignment-of-pulmonary-veins
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

TRANSKOBALAMİN EKSİKLİĞİ

Genel Bilgi

Transkobalamin eksikliği, vücutta kobalaminin (B12 vitamini olarak da bilinir) taşınmasını engelleyen kalıtsal nadir bir hastalıktır. Kobalamin besinlerden elde edilir; Bu vitamin et, yumurta ve kabuklu deniz ürünleri gibi hayvansal ürünlerde bulunur. Kobalaminin vücut içinde taşınamaması, hücre büyümesi ve bölünmesi (çoğalması) ve DNA üretimi gibi birçok fonksiyon için ihtiyaç duydukları kobalaminden yoksun hücrelere yol açar. Kobalamin yokluğu, büyümenin bozulmasına, kan hücrelerinin yetersizliğine ve genellikle yaşamın ilk haftalarında veya aylarında belirgin hale gelen birçok diğer belirti ve semptomlara yol açar.

İlk transkobalamin eksikliğinin belirtileri, tipik olarak ağız içindeki astar gibi mukoza zarlarında açık yaralar (ülserler), beklenen oranda kilo alamamak (büyüme geriliği), kusma ve ishal olmaktadır. Nörolojik fonksiyon etkilenen bireylerde bozulmuştur ve bacaklarında (paraparezi), kas seğirmesi (miyoklonus) veya zihinsel sakatlıklarında ilerleyici sertlik ve güçsüzlük yaşayabilirler.

Transkobalamin eksikliği olan kişilerde genellikle megaloblastik anemi adı verilen bir kan bozukluğu gelişir. Megaloblastik anemi, kırmızı kan hücrelerinin yetersizliğine neden olur ve kalan kırmızı kan hücreleri anormal derecede büyüktür. Transkobalamin eksikliği olan kişilerde, bağışıklık sistemi fonksiyonunun azalmasına yol açabilecek beyaz kan hücreleri (nötropeni) eksikliği olabilir. Azalan hücresel kobalamin, vücutta bazı bileşiklerin birikmesine neden olabilir ve bu da metilmalonik asitüri veya homosistinüri olarak bilinen metabolik koşullara neden olabilir.

Ayırıcı Tanı

Ayırıcı tanı, kalıtsal bağırsak kobalamin emilim bozukluklarını (Gräsbeck-Imerslund hastalığı ve konjenital intrinsik faktör eksikliği); hücresel kobalamin metabolizmasının doğuştan hataları, özellikle kombine homosistinüri ve metilmalonik asitüri (cblC, cblD, cblF, cblJ ve cblX) ile sonuçlanan formlarda; ve zararlı anemi oluşur.

Doğum Öncesi Tanı

Prenatal tanı TCN2’nin genetik taramasına veya radyoaktif işaretli kobalamin ile takviye edilmiş eksobalamin kaynağı bulunmayan herhangi bir eksojen transkobalamin kaynağının bulunmadığı ortamdaki amniyositlerin inkübasyonuna dayanır.

Genetik Değişiklikler / Etken Faktörler

TCN2 genindeki mutasyonlar transkobalamin eksikliğine neden olur.

Belirti ve Semptomlar

TCN2 genindeki mutasyonlar transkobalamin eksikliğine neden olur. TCN2 geni, transkobalamin adı verilen bir protein yapmak için talimatlar sağlar. Bu protein, kobalamine yapışarak bağlanır ve vitamini vücuttaki hücrelere taşır. Hücreler içerisinde kobalamin, bazı enzimlerin kimyasal reaksiyonlar gerçekleştirmesine yardımcı olur. Kobalamin, DNA’nın (nükleotitlerin) yapı taşlarını üreten ve yağ asitleri gibi çeşitli bileşikleri parçalayan proseslerde rol oynar; bu süreçler hücre çoğalması ve hücresel enerji üretimi için gereklidir.

Ortaya çıkan hücrelerdeki kobalamin eksikliği, birçok hücre aktivitesini etkileyen belirli enzimlerin çalışmasını engellemektedir. Sonuç olarak, bozulmuş büyüme, kan hücresi yetersizliği ve nörolojik problemler dahil olmak üzere çok çeşitli belirti ve semptomlar gelişebilir. Yaşamın ilk yılında şiddetli enfeksiyonlar (yani Pneumocystis carinii, pnömokok menenjit, Escherichia coli, idrar yolu enfeksiyonu, Salmonella sepsis, aseptik menenjit ve gastro-enterit) bildirilmiştir. Nadir durumlarda, hastalık asemptomatik olabilir.

Genetik Görülme Sıklığı

Bu durum otozomal resesif bir kalıtsal kalıtımla ifade edilir, yani her bir hücredeki genin her iki kopyası da mutasyonlara sahiptir. Otozomal resesif hastalığı olan bir bireyin ebeveynlerinin her biri mutasyona uğramış genin bir kopyasını taşır, ancak bunlar genellikle durumun belirtilerini ve semptomlarını göstermezler.

Kalıtım Paterni/ Deseni

Transkobalamin eksikliğinin prevalansı bilinmemektedir. Tıbbi literatürde en az 45 etkilenmiş birey tanımlanmıştır.

Teşhis Yöntemleri ve Tedavileri

Yönetim ve Tedavi

TC’nin tedavisi, çok yüksek bir serum kobalamin konsantrasyonunun (1.000-10.000 pg / ml), hidroksokobalaminin intramüsküler (IM) uygulaması ile sürdürülmesini içerir. Oral tedavi veya hidroksokobalamin yerine siyanokobalamin ile tedavi, daha kötü sonuçlara neden olabilir. Tedavinin etkili olmasını sağlamak için biyokimyasal ve hematolojik parametrelerin izlenmesi ile IM hidroksokobalamin ile haftada en az bir kez tedavi yapılması önerilir. Anormal metabolit atılımına devam eden asemptomatik çocuklar için erişkinliğin takibi önerilir.

Prognoz

TC, ciddi, hayatı tehdit edici ve hızla ilerleyen bir hastalıktır. Erken başlayan tedavi son derece etkilidir ve hastalığın klinik ve hematolojik belirtilerini tersine çevirir. Eğer tedavi edilmezse, immünolojik eksiklik (antijenik stimülasyondan sonra spesifik antikor üretiminin olmadığı belirgin hipogamaglobülinemi) ve nörolojik problemler (ciddi zihinsel engeller, ataksi ve piramidi açığı) gelişebilir.

Hastalığın Diğer İsimleri

  • TC deficiency (eksikliği)
  • TC II deficiency
  • TCN2 deficiency
  • transcobalamin II deficiency

Kaynaklar

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

BOOMERANG DİSPLAZİSİ

Genel Bilgi

Boomerang Displazisi, çoğunlukla kısa ekstremiteli cücelik, çoklu doğumsal eklem çıkıkları, çarpık ayak ve boomerang benzeri bükülü uzun kemiklerle karakterize; ölümcül bir nadir hastalıktır.

Genetik Değişikler/ Etken Faktörler

Boomerang Displazisi, FLNB geninde meydana gelen bir mutasyon sonucu oluşmaktadır. FLNB geni, Filamin B proteininin yapımından sorumludur. Filamin B, hücre içinde aktin filamanlarına bağlanarak; hücrenin şeklinin oluşturulmasına ve korunmasına yardımcı olur. Bu protein, özellikle intrauterin hayatta iskelet sisteminin gelişimi için elzemdir. İnsan embriyosunda daha sonra kemik dokuya dönüşecek olan kıkırdak dokunun hücrelerinin membranında eksprese edilen Filamin B; bu hücrelerde maturasyonda, ossifikasyonda ve proliferasyonda rol oynar.

Boomerang Displazisi’ne sebep olan FLNB mutasyonunun, FLNB genini kodlayacak proteinde bir amino asidin silinmesi ya da proteinde küçük bir parçanın silinmesi sebebiyle olduğu bilinmektedir. Bu küçük değişim atipik bir protein yaratarak kodlanacak geni bozmaktadır.

Belirti ve Semptomlar

  • Çarpık ayak (Clubfoot)
  • Kısa ekstremiteli cücelik
  • Yarık damak
  • Kalça, diz ve dirsek eklemlerinde çıkıklar
  • Kaburga, kalça, omurga kemiklerinde az gelişme/ eksiklik
  • Ensefalosel
  • Omfalosel
  • Anormal burun yapısı (Köprüsü geniş, burun delikleri fazla ayrık)
  • Uzun kemiklerde boomerang benzeri konkavite
  • Kardiyolojik ve respiratuvar yetmezlikler

Genetik Görülme Sıklığı

Hastalığın prevalansı bilinmemektedir. Literatüre geçen 10 vaka bulunmaktadır.

Kalıtım Paterni

Hastalık otozomal dominant kalıtılmaktadır. Ancak vakalarda herhangi bir aile öyküsüne rastlanmamış olduğundan, literatürdeki tüm hastaların yeni mutasyonlar sonucu bu sendroma sahip oldukları düşünülmektedir.

Teşhis Yöntemleri/ Tedaviler

Teşhis; radyografik görüntülemeler, kondro-osseöz histopatolojik inceleme ve genetik test yardımıyla yapılabilir. Ayırıcı tanıda kemiklerdeki anormal kalsifikasyon ve hastalığa özgü kemik şekli kullanılır. Ancak hastaların büyük çoğunluğu anne karnında hayatını kaybetmektedirler, doğan hasta bebekler de ilk 1 hafta içinde hayatlarını kaybetmektedirler. Bu sebeple tedavi için bir protokol bulunmamaktadır.

Hastalıkla İlişkili Genler

FLNB

Hastalığın Diğer İsimleri

  • Piepkorn Displazisi

Kaynakça

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

MİYOZİN DEPOLAMA MİYOPATİSİ

Genel bilgi

MSMA kasları etkileyen kalıtsal bir durumdur. Belirti ve semptomlar genellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde başlar, bununla beraber bazı etkilenmiş kişilerde erken erişkinlik dönemine kadar semptomlar gelişmeyebilir ve 40 yaşına kadar asemptomatik kişiler bile rapor edilmiştir. Miyozin depolama miyopatisi birincil olarak minimal veya çok yavaş ilerleyen kas güçsüzlüğü ile karakterize edilmiştir. Bunun sonucu olarak, etkilenmiş insanlar; gecikmiş motor kilometretaşı(yürümek gibi), merdiven çıkmada problem, omuz yukarısına kolları kaldırmada güçlük ve daha az yaygın olarak nefes alma problemleri deneyimleyebilir.

Belirti ve Semptomlar

Çoğu hastalık için semptomlar kişiden kişiye göre değişir. Aynı hastalığa sahip insanlar aşağıdaki tabloda listelenmiş her semptoma sahip olmayabilir. Bu bilgiler Human Phenotype Ontology (HPO) adı verilen veri tabanından sağlanmaktadır.

 
Medical isim Diğer isimler HPO ID
İnsanların %5-%29’u bu semptomlara sahip
Yüksek damak Yükselmiş damak 0000218 
Miyopatik yüz ifadeleri 0002058 
Skolyoz Omurganın anormal kıvrılması 0002650 

Teşhis

Genetik veya nadir bir hastalığın teşhisi sıklıkla zorlayıcıdır. Profesyonel sağlık çalışanları teşhisi koymak için tipik olarak hastanın medikal hikâyesine, semptomlara, fiziksel testlere ve laboratuvar sonuçlarına bakar.[1]

Tedavi

Miyozin depolama miyopatisi genetik bir durum olduğundan tedavisi yoktur. Tedavi belirti, semptomlara ve gelişen herhangi bir komplikasyona  yönelik olarak verilir . [2]

Diğer isimleri

  • Hiyalin vücut miyopatisi
  • Tip1 miyofibrillerinin lizizi ile otozomal dominant miyopati
  • MSMA

Kalıtım paterni/deseni

MSMA; 14. Kromozomun q(uzun )kolunun 11. lokusundaki MYH7 geninde oluşan heterozigot mutasyonlardan kaynaklanır. Bohlega et al.(2003) ‘da rapor edilene göre; akrabalık ilişkisi bulunanlardaki MSMA’nın geçiş paterni, otozomal dominant kalıtım ile uyuşmaktadır.

İlişkili olduğu genler

MYH7 geni [3]

Frekans

Miyozin depolama miyopatisi nasir bir durumdur. Görülme oranı bilinmemektedir.[4]

Kaynak

https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/7148/myosin-storage-myopathy [1]

https://www.dovemed.com/diseases-conditions/myosin-storage-myopathy/ [2]

 https://www.omim.org/entry/608358 [3]

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/myosin-storage-myopathy#statistics [4]

Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

AKROMEZOMELİK DİSPLAZİ

Genel Bilgi

akromesomelik displazi, kısa kol ve bacak cüceliği olarak bilinen bir tür kısa boyluluğa yol açan oldukça nadir bir kalıtsal ve ilerleyici iskelet hastalığıdır. Bu hastalık, acromelia (el ve ayak kemiklerinin kısalığı) ve mesomelia (ön kol ve alt bacak kemiklerinin, üst uzuvlara oranla daha kısa olması) ile karakterize edilir. Böylece, hasta olan bireylerin kısa boyluluğu, oldukça kısa ön kol ve alt bacak kemiğinin anormal kısalığıyla sonuçlanır. Çok kısa eller, parmaklar, ayaklar ve ayak parmakları karakteristiktir. Bu belirtiler, ilk birkaç senede belirgindir.

Genetik Değişiklikler/Etken Faktörler

Acromesomelic dysplasianın (AMD) bilindik 5 tipi vardır. Her biri oldukça nadirdir ve Osebold-Remondini tipi hariç her biri otozomal resesif genetik olarak kalıtılmaktadır. Maroteaux tipi, kromozom 9’da 9p13-12 gen lokusunda tespit edilmiştir. Grebe tipi AMD ve Du Pan sendromu, kromozom 20, gen lokusu 20q11.2’de tespit edilmiştir. Genital anormalliğe sebep olan AMD, 4q23-24’te haritalanır. Osebold-Remondini tipi genetik olarak daha haritalanmamıştır.                                                                                                        Genetik çalışmaların gösterdiğine göre, kromozom 9p13-12’daki (AMD Maroteaux tipi) mutasyon, kemik gelişimini etkileyen protein (NPR-B) kodlayan gende meydana gelmektedir. Bu protein, C-tipi natriüretik peptid hormonu için bir reseptördür ve bu hormon kemiklerin büyümesi için çok önemlidir. Kromozom 20q11.2’deki (Grebe tipi AMD) gen, factor-5’in (GDF5) gelişimini sağlayan proteini kodlar. Kromozom 4q23-24’teki gen, kemik morfogenetik protein reseptörü olan BMPR1B proteini kodlar. Bu GDF5 için reseptördür.

Belirti ve Semptomlar

Acromesomelic dysplasia (AMD) bazı uzun kemiklerin büyümesini engeller. İlk yıllarda, önkol ve alt bacakta normal olmayan kısalığa ve kısa boyluluğa (cücelik) yol açar. Kıkırdak ve kemiğin anormal gelişimi diğer kemikleri özellikle eller ve ayaktakileri de etkiler.          Bu hastalığa sahip çocukların doğum kiloları genelde normaldir. Çoğu durumda, normalden kısa geniş eller ve ayaklara sahip olmanın yanı sıra, etkilenen bebekler genellikle doğumda belirgin olan karakteristik yüz anormallikleri vardır. Bunlara örnek olarak geniş kafa yapısı, belirgin alın, kafanın arka yapısının belirginliği, yüzün orta kısmının basık olması ve anormal bir şekilde küçük burun verilebilir.İlk yıllarda; önkollar, alt bacaklar, eller ve ayaklar vücudun geri kalanına göre büyümez ve kısa boyluluk(statür) belirginleşmeye başlar                                                                                                  Etkilenen bireyler, kollarını avuç içleri aşağı veya yukarı bakacak şekilde döndürebilmeleri ve tamamen uzatabilmeleri mümkün olmayabilir. Bazılarında ilerleyen dejenerasyon, aşırı hassasiyet, sertlik ve eklem ağrısı yaşanabilir. Doğumda eller ve ayaklar olağandışı bir şekilde kısa ve geniş görünür. 2.yaşta, el ve ayak parmakları kısa ve kalın; eller ve ayaklar kısa, geniş ve kare; ayaklar normalin dışında düz görünmeye başlar. Ayak ve el tırnakları da anormal bir şekilde kısa ve geniş olabilir.   Erken çocuklukta; parmaklarda fazladan, gevşek bir deri gelişebilir. Omurga kemiklerinde anormallik ve anormal eğrilik görülmeye başlanabilir.Çok nadir, ergenlik çağı gecikebilir ve korneada bulanıklık görünebilir.

Acromesomelic Dysplasia ile ilgili görsel sonucu

Genetik Görülme Sıklığı                 

2005 yılı itibariyle, 10 kişi Hunter-Thompson tipi ADM ve yaklaşık 40-50 kişi Maroteaux tipi ADM kayıtlara geçmiştir. Grebe tipi ADM sayısı bilinmiyor ama bu tür neredeyse sadece Brezilya’da yaşayan kişiler için sınırlı olduğuna inanılıyor.

Kalıtım Paterni/Deseni

Acromesomelic Dysplasia, otozomal resesif olarak kalıtılmaktadır.

Teşhis Yöntemleri ve Tedaviler

Çoğu hastada, acromesomelic displazi tam bir klinik değerlendirme, hastanın geçmişinin ayrıntıları, karakteristik bulguların belirlenmesi ve gelişmiş görüntüleme teknikleri ile birkaç yıl içinde tespit edilir. Eller ve ayaklar, doğumda kısa ve geniş olsa bile diğer belirleyici olan ve gelişen anormalliklerle belirti ve semptomlar erken çocukluğa kadar fark edilmez. Özel X-ray çalışmaları, anormal gelişimi ve bazı uzun kemiklerin gövdelerinin büyüyen ucuyla buluştuğu bölgelerin erken füzyonunu ve kemikteki anormallikleri teyit edebilir. Ortopedist ve fizyoterapistlerin birlikte çalışmaları, omurga anormallikleri ve acromesomelic dysplasianın sebep olduğu diğer anormallikleri daha aza indirmek için önemlidir.

Hastalıkla İlişkili Genler

Maroteaux tipi, kromozom 9’da 9p13-12 gen lokusunda tespit edilmiştir. Grebe tipi AMD ve Du Pan sendromu, kromozom 20, gen lokusu 20q11.2’de tespit edilmiştir. Genital anormalliğe sebep olan AMD, 4q23-24’te haritalanır. Kromozom 9p13-12’daki (AMD Maroteaux tipi) mutasyon, kemik gelişimini etkileyen protein (NPR-B) kodlayan gende meydana gelmektedir. Bu protein, C-tipi natriüretik peptid hormonu için bir reseptördür ve bu hormon kemiklerin büyümesi için çok önemlidir. Kromozom 20q11.2’deki (Grebe tipi AMD) gen, factor-5’in (GDF5) gelişimini sağlayan proteini kodlar. Kromozom 4q23-24’teki gen, kemik morfogenetik protein reseptörü olan BMPR1B proteini kodlar. Bu GDF5 için reseptördür.

Hastalığın Diğer İsimleri:

Akromesomelik cücelik

Kaynaklar

https://rarediseases.org/rare-diseases/acromesomelic-dysplasia/
https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/6/acromesomelic-dysplasia
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/gtr/conditions/C1864356/
Kategoriler
YAYIN YUKLENDI

SİSTEMİK MASTOSİTOZ / SM

Genel Bilgi

Sistemik mastositoz, birçok farklı vücut sistemini etkileyebilen bir kan hastalığıdır. Durumu olan kişiler her yaşta belirti ve semptom geliştirebilir, ancak genellikle ergenlikten sonra ortaya çıkar.

Sistemik mastositozun belirti ve semptomları sıklıkla aşırı yorgunluk (halsizlik), cilt kızarıklığı ve sıcaklık (kızarma), bulantı, karın ağrısı, şişkinlik, ishal, mide asitlerinin özofagusa (gastroözofageal reflü) (Görsel 1) geri dönüşü, burun tıkanıklığı, kısa süreli nefes , düşük kan basıncı (hipotansiyon), baş dönmesi ve baş ağrısı. Etkilenen bazı kişilerin dikkat veya hafıza problemleri, kaygıları veya depresyonu vardır. Sistemik mastositozlu birçok kişi ürtikerya pigmentoz denilen ve temasıyla temas eden veya sıcaklıkla değişen kaşıntı veya kaşıntıya neden olan kahverengimsi cilt lekeleriyle karakterize edilen bir cilt durumu geliştirir. Sistemik mastositozlu bireylerin yaklaşık yarısı ciddi alerjik reaksiyonlar (anafilaksi) geçirecektir.

Görsel 1, kaynak : Credit: Designua/Shutterstock.com

Ciddiyeti, belirti ve semptomları ile ayrılan beş alt sistemik mastositoz türü vardır. Sistemik mastositozun en hafif formları, yumuşak ve yanan türlerdir. Bu tiplere sahip kişiler, yukarıda açıklanan sistemik mastositozun sadece genel belirti ve semptomlarına sahip olma eğilimindedir. Yanan mastositozlu kişilerde, etkileyici mastositozlu olanlardan daha fazla organ etkilenmiş ve daha ağır özelliklere sahip olabilir. Rahatsız edici tip en yaygın sistemik mastositoz türüdür.

Ciddi tipleri arasında agresif sistemik mastositoz, ilişkili hematolojik neoplazmlı sistemik mastositoz ve mast hücreli lösemi bulunur. Bu türler, türleri ve etkilenen bireyler arasında değişen, azaltılmış bir yaşam süresi ile ilişkilidir. Sistemik mastositozun genel belirti ve semptomlarına ek olarak, bu tipler tipik olarak (Görsel 2) karaciğer, dalak veya lenf düğümleri (Görsel 3) gibi bir organın bozulmuş fonksiyonunu içerir. Organ disfonksiyonu, karın boşluğunda (ascites) anormal sıvı birikmesine neden olabilir. Agresif sistemik mastositoz, kemik dokusu kaybı (osteoporoz ve osteopeni) ve çoklu kemik kırığı ile ilişkilidir. Hematolojik neoplazm ve mast hücreli lösemili sistemik mastositoz hem kan hücresi bozukluklarını hem de kan hücreli kanseri (lösemi) (Görsel 4)  içerir. Mast hücre lösemisi nadir ve en ciddi sistemik mastositoz türüdür.

Görsel 2, kaynak: https://visualsonline.cancer.gov/details.cfm?imageid=9077

Karaciğer, mide, bağırsaklar, safra kesesi ve pankreasın yakınındaki üst karın bölgesindedir. Karaciğerin dört lobu var. İki lob ön tarafta ve iki küçük lob (gösterilmemiştir) karaciğerin arkasındadır

Görsel 3, kaynak: https://visualsonline.cancer.gov/details.cfm?imageid=7154

Lenf bezlerinin anatomisi, lenf damarları ve lenf bezleri, bademcikler, timus, dalak ve kemik iliği dahil lenf organlarını gösterir. Lenf (berrak sıvı) ve lenfositler, lenf damarlarının içinden ve lenfositlerin zararlı maddeleri tahrip ettiği lenf düğümlerine girer. Lenf, kalbe yakın büyük bir damar yoluyla kana girer.

Görsel 4, kaynak: https://ghr.nlm.nih.gov/about/copyright

Lösemide anormal kan hücresi gelişimi

Daha hafif formlara sahip bireyler genellikle normal veya normal yaşam süresine yakın bir süreye sahipken, daha ağır formlara sahip olanlar tipik olarak tanıdan aylar veya birkaç yıl sonra hayatta kalırlar.

Sistemik mastositoz, çeşitli özelliklerle ayırt edilen 4 ana kategoriye ayrılabilir:

Indolent sistemik mastositoz (ISM)

İlişkili hematolojik bir non-mast hücreli soy bozukluğu (SM-AHNMD) ile ilişkili sistemik mastositozAgresif sistemik mastositoz (ASM)

Mast hücre lösemi (MCL)

Bir kişi teşhis edildiğinde, tedavi ve prognozun her biri için farklı olması nedeniyle SM kategorisinin belirlenmesi gerekir.

Genetik Değişiklikler/ Etken Faktörler

Sistemik mastositoz, kemik iliğinde üretilen mast hücreleri adı verilen beyaz kan hücreleri anormal bir veya daha fazla dokuda biriktiğinde ortaya çıkar. Çoğu sistemik mastositoz vakasında, biriken mast hücreleri KIT adı verilen bir gende mutasyona sahiptir. KIT geni, mast hücrelerinin gelişiminde ve aktivitesinde önemli rol oynayan bir proteini yapmak için talimatlar sağlar. KIT proteini, mast hücreleri de dahil olmak üzere birçok hücre tipinin büyümesinde ve bölünmesinde (çoğalma) rol oynayan kimyasal sinyal yollarını uyarır. Sistemik mastositozda KIT gen mutasyonları somatiktir, yani bir insanın yaşamı boyunca edindikleri anlamına gelir. Bu mutasyonlar, her zaman açık (aktif) bir KIT proteini ile sonuçlanır. Sonuç olarak, sinyal yolları aşırı derecede etkilenir ve bu da mast hücrelerinin üretiminin ve birikiminin artmasına neden olur.

Sistemik mastositozda mast hücreleri en sık yeni kan hücrelerinin yapıldığı kemik iliğinde birikir. Mast hücreleri ayrıca gastrointestinal sistem, lenf düğümleri, dalak veya karaciğer gibi diğer dokularda da toplanabilir. Ağır vakalarda, fazla miktarda mast hücresi birikmesi, normal organ işleyişine müdahale edebilir. Mast hücreleri normal olarak alerjik bir reaksiyon sırasında iltihabı tetikler. Mast hücreleri çevresel bir tetikleyici tarafından aktive edildiğinde, bir immün tepkiye işaret eden proteinleri (arabulucular olarak adlandırılır) salgılarlar. Sistemik mastositozda, fazladan mast hücreleri, hücrelerin biriktiği dokularda daha fazla aracı protein salınımı sağlayarak, artan bir bağışıklık tepkisi sağlar. Etkilenen bireylerde, mast hücrelerini aktive edebilen tetikleyiciler sıcaklık, sürtünme ve küçük travma, cerrahi, böcek sokmaları, aşılar, kaygı ve stresteki değişiklikleri içerir. Bazı ilaçlar, aspirin, opioidler veya steroidal olmayan antienflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) dahil olmak üzere tetikleyiciler olabilir.

Ek genlerdeki mutasyonlar, sistemik mastositozun ciddiyetini değiştiriyor gibi görünmekte ve sıklıkla daha agresif bir hastalık ve daha kısa sağkalım ile sonuçlanmaktadır. Bu genler öncelikle hücrelerin çoğalmasını kontrol etmede veya gelişimde önemli olan diğer genlerin aktivitesini düzenlemede rol oynarlar.

Belirti ve Semptomlar

Belirtiler ve semptomlar, vücudun hangi kısımlarının etkilendiğine bağlı olarak değişir, ancak şunları içerebilir:

  • Anemi ve kanama bozuklukları
  • Karın ağrısı, ishal, bulantı ve / veya kusma gibi mide bağırsak belirtileri
  • Derinin kaşınması, kurdeşen ve / veya kızarması
  • Anafilaktoid reaksiyonlar
  • Büyümüş karaciğer (hepatomegali), dalak (splenomegali) ve lenf bezleri (lenfadenopati)

Ciddiyetle değişen dört ana sistemik mastositoz tipi vardır. Bunlar:

  • Rahatsız sistemik mastositoz – yavaş ilerleyen (zamanla kötüleşen) klinik seyirli en yaygın SM şekli
  • İlişkili bir hematolojik kitle-dışı hücre dışı hücre soy bozukluğu ile birlikte sistemik mastositoz – diğer kan bozukluklarıyla (Miyeloproliferatif veya miyelodisplastik durumlar gibi) ilişkili bir SM şekli
  • Agresif sistemik mastositoz – genellikle agresif mast hücre infiltrasyonuna bağlı organ yetmezliği veya organ yetmezliği ile karakterize ağır bir SM şekli
  • Mast hücre lösemisi – periferik kanda% 10’dan fazla olgunlaşmamış mast hücreleriyle veya kemik iliği kültürlerinde% 20’den fazla olgunlaşmamış mast hücreleriyle ilişkili olan çok nadir ve agresif bir SM formudur.

Genetik Görülme Sıklığı

Sistemik mastositozun dünya genelinde 10.000 ila 20.000 birey arasında 1 olduğu tahmin edilmektedir.

Kalıtım Paterni/ Deseni

Bu durum genellikle kalıtsal değildir, ancak gebe kaldıktan sonra ortaya çıkan vücut hücrelerinde somatik bir mutasyondan kaynaklanır.

Nadiren, SM’nin birden fazla aile üyesinde rapor edilmiştir. Bu durumda, otozomal dominant şekilde kalıtsal olabilir. Otozomal dominant koşullara neden olan mutasyonlar germ hücrelerinde (yumurta ve sperm) bulunur. Otozomal dominant durumdan etkilenmek için, bir kişinin her hücrede sorumlu genin sadece bir kopyasında mutasyona ihtiyacı vardır. Bu SM formuna sahip bir kişi, mutasyonu her çocuğa geçirme hamileliğinde% 50 şansa sahiptir.

Teşhis Yöntemleri ve Tedavileri

Hastaların cildinde koyu renkli, kabarık döküntüler bulunabilir. Mast hücre birikimi sonucu oluşan bu döküntüler kaşındığında etrafında kızarıklık ve ödem (ürtiker) meydana gelir. İç organlarda da benzer birikimler olur. Mastositozu olan hastalarda aşağıdaki durumlarda mast hücreleri içerdikleri maddeleri salarlar.

  • Ani sıcaklık değişiklikleri (soğuk, sıcak),
  • fiziksel aktivite (egzersiz, vücudun ovulması, terleme)
  • İlaçlar (aspirin, bazı antibiyotikler, romatizma tedavisinde kullanılan ilaçlar)
  • Stres
  • Arı sokması
  • Radyolojik incelemelerde dama içine görüntüleme amacıyla kullanılan maddeler.

Sistemik mastositoz (SM) tanısı genellikle karakteristik belirti ve semptomların varlığına dayanarak şüphelenilir. Benzer özelliklere sahip diğer koşulları ekarte etmek için ek testler istenebilir; tanıyı doğrula; türünü belirlemek; ve ciddiyeti değerlendirin. Bu testler şunları içerebilir:

Kemik iliği biyopsisi – durumu teşhis etmek için kullanılan en faydalı test

Kan çalışmaları – anemi, yüksek histamin düzeyleri, trombositopeni, yüksek beyaz kan hücresi sayımı (lökositoz), düşük kan albümin seviyeleri (hipoalbüminemi) veya yüksek serum triptaz seviyeleri gösterebilir

Görüntüleme çalışmaları – hastalığın kapsamını ve aşamasını belirlemeye yardımcı olabilir

Etkilenen organların biyopsileri (karaciğer ve / veya cilt gibi)

Genetik test

SM’yi teşhis etmek için kullanılan çalışmalar hakkında daha fazla bilgiyi Medscape Referans web sitesinde görebilirsiniz.

Tedavi

Sistemik mastositozun (SM) tedavisi, her insanda bulunan belirti ve semptomlara dayanır. Örneğin, aşağıdaki ilaçlar SM ile ilişkili çeşitli semptomları tedavi etmek için kullanılabilir:

  • Cildi ve gastrointestinal semptomları tedavi etmek veya önlemek için antihistaminikler
  • Artmış mide asidini tedavi etmek için proton pompası inhibitörleri
  • Anafilaksi tedavisinde epinefrin
  • Malabsorpsiyonu tedavi etmek için steroidler (besin maddelerini alma kabiliyeti)
  • Bazı cilt semptomlarını tedavi etmek için ketotifen gibi mast hücre stabilizatörleri
  • Gastrointestinal semptomları, kemik ağrısını, baş ağrılarını ve bazı cilt belirtilerini tedavi etmek için kromolin sodyum
  • Sistemik mastositoz kanserli ise (mast hücreli lösemi) veya kan bozukluğuyla ilişkiliyse, steroidler ve / veya kemoterapi gerekli olabilir.

En önemli ilaç ise ADRENALİN’dir. Kan basıncı düşmelerinde ve anafilaksi gelişiminde hastaların kullanması için adrenalin oto-enjektör taşımaları sağlanmalıdır.

Tedavi seçenekleri hakkında daha spesifik bilgilere Medscape Reference web sitesinin Tedavi ve İlaçlar bölümlerinden erişilebilir.

Son güncelleme: 09.06.2016

Sistemik mastositozlu (SM) insanlar için uzun vadeli görünüm (prognoz) değişiklik gösterir. Küçük çocuklar ve primer olarak deri (cilt) ve kızarma semptomları ile başvuranlar, önemli bir süre boyunca hastalığın ilerlemesinde çok az veya hiç yoktur. Yaşlı hastalar ve diğer organ sistemlerini içeren yaygın, sistemik hastalığı olanlar daha kötü bir prognoza sahiptir. Medyan sağkalım süresi bu durumlarda bilinmemektedir, ancak birkaç yıl olduğu görülmektedir.

Kötü prognozla ilişkili olabilecek özellikler şunları içerebilir:

  • yüksek laktat dehidrojenaz seviyeleri
  • anemi
  • trombositopeni (düşük trombosit sayısı)
  • hipoalbüminemi (düşük albümin)
  • aşırı kemik iliği patlamaları (>% 5)
  • yüksek alkali fosfataz
  • hepatosplenomegali (genişlemiş karaciğer ve / veya dalak)

Hastalığın Diğer İsimleri

  • mast cell disease, systemic (Mast Hücre Hastalığı, sistemik)
  • systemic mast-cell disease (Sistemik Mast Hücre hastalığı)
  • systemic tissue mast cell disease (Sistemik doku Mast Hücre Hastalığı)
  • SM

Kaynaklar

https://ghr.nlm.nih.gov/condition/systemic-mastocytosis
https://rarediseases.info.nih.gov/diseases/8616/systemic-mastocytosis