Hazal Sena ÇELEBİ
‘ BİR COĞRAFYADA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR SONRADAN SONRAYA NADİR HASTALIKLAR GRUBUNA DAHİL OLABİLİR’
Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanısınız, branşınızla ilgili olan nadir hastalıkların sayısı fazla mı?
Bizim branşımızla ilgili nadir hastalıklar çok sayılabilir. Çünkü büyük bir mikrobiyolojik dünyanın üyelerini içeriyor. Tasnif edecek olursak bakteriler, virüsler, mantarlar, parazitler… enfeksiyon hastalıkları mikrobiyota dediğimiz çok geniş bir evrene ait mikroorganizmalara bağlı olarak meydana gelen hastalıklardır. Bu hastalıkların hepsi her toplumda aynı sıklıkta görülmez. Dolayısıyla bir kısmı oldukça nadir görülür, bir kısmı ise bazı toplumlarda çok yüksek oranda görülür. Bu sıklıkla görülme işi enfeksiyon hastalıklarında bazı kavramlarla ifade edilir. Örneğin; endemi kavramı. Endemi demek belirli bir hastalığın, belirli bir toplumda sürekli olarak bulunma sıklığı demektir. Son zamanlarda sıklıkla duyduğunuz kelime: pandemi. Pandemi, bir hastalığın kıtalar arası yayılımı demektir. Bütün dünyayı ilgilendiren, salgın olarak nitelendirebileceğimiz hastalıkları pandemi kavramı altında toplarız. Bir de Sporadik dediğimiz kavram vardır. Sporadik, belirli coğrafi alanlarda, belirli zamanlarda ortaya çıkan nadir hastalıklardır. Epidemi, belirli coğrafi alandaki salgındır. Örneğin, sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir salgın ortaya çıktığında buna epidemi deriz. Ama bu salgın, Türkiye’nin sınırlarını aşıp kıtalar arasında yayılmaya başladığında pandemi adını veririz. Biz hastalıklarımızın sıklıklarıyla ilgili bu tür kavramlar kullanıyoruz.
Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji ile ilgili birkaç nadir hastalık örneği verebilir misiniz?
Genellikle -kendi yaşadığımız coğrafya Türkiye için söyleyecek olursak- daha çok tropikal hastalıklar nadir hastalıklar grubundadır. Özellikle paraziter hastalıklardan örneğin sıtma. Eskiden daha sık görülüyordu ama şimdi oldukça nadir görülmektedir. Yine paraziter hastalık olarak sayabileceğimiz trypanosoma bizde çok nadir olarak görülen hastalıklardır. Viral hastalıklar içerisinde örneğin ebola virüsüne bağlı olan hastalıklar bizde çok nadir görülür. Örneğin AIDS virüsü olan HIV Afrika toplumunda ve gelişmiş bazı ülkelerde çok sık görülmesine rağmen hala ülkemizde nadir sayıda görüldüğünü söyleyebiliriz. Birçok mantar enfeksiyonları da aynı şekilde bizim coğrafyamızda çok nadir şekilde gördüğümüz hastalıklardır. Belirli mikroorganizmaları çok sık görürüz ama belirli mikroorganizmaları daha az olarak görürüz. Özellikle mantar enfeksiyonları bağışıklık sistemi düşmüş olan, kanser kemoterapisi gören, organ transplantasyonu yapılmış olan kimselerde daha sıklıkla görüldüğü için diğer genel olarak diğer enfeksiyon hastalıklarıyla kıyasladığımızda çok nadir görülen hastalıklardır. Bunların çeşitli isimleri var tabii ama tıbbi terminoloji olduğu için çok detaya girmek istemem.
Branşınızla ilgili bir nadir hastalığa yoğunlaşalım ve üzerinde konuşalım. Yoğunlaşmamızı tercih ettiğiniz bir hastalık var mı?
Mesela eskiden Türkiye’de daha sıklıkla görülen sıtma konusunu ele alabiliriz. Ve buna gelmeden önce enfeksiyon hastalıklarını günümüzde iki ana kategoriye ayırmamız mümkün. Bunlardan bir tanesi toplumdan kazanılan enfeksiyon hastalıkları yani toplumda dolaşımda bulunan mikroorganizmalardan insanlara bulaşan hastalıklar. Bir diğer kategorimiz ise güncel olarak özellikle enfeksiyon hastalıkları uzmanlarını daha sıklıkla ilgilendiren kategori ise sağlık hizmetleriyle ilişkili enfeksiyonlardır. Teknolojik gelişimle beraber insan yaşamının kalitesinin artması, ömrünün uzaması ancak bununla beraber insanlarda kanser olgularının çok fazla artmış olması, organ transplantasyonunun artmış olması, immün sistemi baskılayacak tedavilerin uygulanmış olması, çok sayıda kronik rahatsızlığı. benzer nitelikteki hastalar sağlık tesislerinde kümelendiğinde ortaya çıkan mikroorganizmalar, çok sayıda kullanılan antimikrobiyallere karşı direnç geliştirmekte ve tedavisi güçlük oluşturmaktadır. Böyle olunca bu mikroorganizmalar günümüzde ciddi sorunlar oluşturmaktadır. Hem maliyet açısından, hem hastanede kalma sürelerinin uzaması açısından, hem de hastaların yaşam kalitelerini düşürmesi bakımından son derece sıkıntılara yol açabilmektedir. Örneğin, daha öncelerde diziyle ilgili bir problemi olan bir kişinin dizi belirli bir seviyeden kesiliyordu ama şimdi protez adını verdiğimiz, dışarıdan yapılmış, özel nitelikli, vücuda uyumlu metallerin vücut içerisine yerleştirilmesi söz konusu. Ancak, bu cansız bir yapı olduğundan dolayı vücutla uyumu bazen olamamakta veyahut da ameliyat sırasında o bölgeye mikroorganizma -hastaneden- bulaşacak olursa o kişinin proteziyle ilgili çok uzun süre enfeksiyon gelişmesine, yaşam kalitesinin bozulmasına hatta gerekirse protezin çıkarılmasına sebebiyet verebilmektedir.
Nadir görülen enfeksiyon hastalığı olarak ülkemizde daha önce özellikle akdeniz bölgesi, güneydoğu anadolu bölgesinde ve doğu anadolu bölgesinde daha tropikal iklime yakın bölgelerde daha çok görülen ama günümüzde Sıtma Savaş ile yapılan mücadele neticesinde artık çok nadir görülen sıtma konusuna değinebiliriz.
Sıtma hastalığı bulaşıcı mıdır?
Sıtma, plasmodium adını verdiğimiz bir parazit tarafından bulaşmaktadır. Bu bulaşma doğrudan doğruya insana bulaşmıyor ancak dişi anofel dediğimiz sivrisinek cinsi, hasta bir kişinin kanını emerek kendi bağırsaklarında bu plasmodiumun olgunlaşma evresini sağlıyor ve belirli bir aşamaya geldikten sonra o dişi sivrisinek bir başka kişiyi ısırdığında o paraziti kana veriyor. Parazit kana karıştıktan sonra özellikle kandaki alyuvarlar içerisine yerleşebiliyor ve kan organları içerisine (karaciğer, dalak vs.) yerleşerek bunlarda büyümeye, patolojiye yol açıyor. Ciddi bir çoğalma evresinden sonra da insanlarda çok ciddi hastalıklara, hatta belirli türleri ölüme kadar sebebiyet verebiliyor. Bu enfeksiyon hastalıklarının genelde belirtileri çok spesifik olmayabilir. Yani, kişilerdeki bazı rahatsızlıklar insanlarda bu hastalık şudur dedirtmez. Genellikle yüksek ateş, üşüme titreme, öksürük, karın ağrısı, ishal, sık idrara çıkma, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı, kas ağrısı, terleme gibi belirli belirti ve bulgular birçok enfeksiyon hastalığında görülebilir. Dolayısıyla, nadir hastalıkların enfeksiyon hastalıkları uzmanlığı yönünden dikkat edilmesi gereken şey yüksek olasılıkla aklınıza gelmesi diyebiliriz. O yüzden enfeksiyon hastalıklarında tecrübe son derece önemli. Toplumdan edinilen enfeksiyonların çok sıklıkla karşılaşıldığı yerlerde çalışmış olmak -özellikle Afrika’da, Güney Amerika’da, Kuzey Amerika’da, Orta Doğu’da-, o bölgelerde karşılaşılan enfeksiyonları görmek ve onun dışında hastanelerde, yoğun bakımlarda yatan hastalarla ilgili enfeksiyonları görmek tecrübe bakımından son derece önemli.
Sıtma hastalığı nasıl teşhis edilir? En yaygın belirtileri nelerdir? Tedavisinde kullanılan bir ilaç var mı?
Sıtmanın belirtileri başlangıç için son derece non-specifictir, tanı koydurmayabilir ancak enfeksiyon hastalıkları uzmanı bu şahsın rahatsızlığının ne zaman başladığı, nerede yaşadığı, yaşam koşulları, bulunduğu bölgenin iklim özellikleri, bu hastalığın endemik olduğu bölgelere seyahatinin olup olmadığı gibi epidemiyolojik soruları sorarak onunla ilgili adeta bir dedektif gibi belirli bir şeye ulaşabilir, şüphelenebilir. Şüphelendikten sonra hastayla ilgili yapılması gereken bazı tahliller vardır. Örneğin sıtma için, hastanın parmak ucundan alınacak, özellikle ateşin yükselmeye başladığı üşüme, titreme ve ateş periyodunda alınacak bir damla kanın bir lam üzerine alınması ve ona özgü, spesifik boyalarla boyadıktan sonra mikroskop altında incelenmesiyle tanı, doğrudan konulabilmekte. Sıtma gibi toplum sağlığını ilgilendiren bu tür rahatsızlıklar için ülkemizde de -birçok ülkede olduğu gibi- mücadele birimleri kurulmuştur. Örneğin verem mikrobu için Verem Savaş birimleri kurulmuştur. Sıtma ile ilgili ise Sıtma Savaş birimleri… ancak sıtma çok nadir görüldüğü için artık bizim için endemik kategorisinde sayılmayabilir. Günümüzde bulaşıcı hastalıklar kategorisinde takip ediliyor. Toplum sağlığını ilgilendiren hastalıkların tedavisinde genellikle ülkelerin bakanlıkları bu görülen parazite yönelik olarak hangi cinsi, hangi tipi görülüyorsa; onları yok edebilecek, onlara karşı etkili olabilecek ilaçları bünyesinde bulundurmaktadır. Toplum sağlığını ilgilendirdiği için belirli bir kayıt sisteminde takip edilmektedir. yani, bir kişi sıtma olduğu zaman, herhangi bir özel ya da kamu hastanesinde tıbbi hizmet alabilir ama toplum sağlını ilgilendirdiği için ister özel kuruluşa başvurmuş olsun ister kamu kuruluşuna başvurmuş olsun bu şahsın kaydı mutlaka sağlık bakanlığının ilgili birimlerine bildirilir. Dolayısıyla bakanlık hangi bölgede ne kadar vaka olduğunu bilir ve bir salgın tehditi halini almadan hemen önlemleri alabilmesi için bu son derece gerekli bir durum. Buna yönelik ilaçları bakanlık kendi bünyesinde bulundurur. Böyle bir hasta olduğu zaman, o hastaya enfeksiyon hastalıkları uzmanının takibinde ilaçları kullanması ve akabinde de kontrolü sağlanarak tam şifaya kavuşana dek takibi yapılmış olur.
Sıtma hastalığı yaşa ve cinsiyete göre değişkenlik gösterir mi?
Tabii. Özellikle çocukluk çağında farklılık gösterebilir. Örneğin, bir hastamıza Hindistan’da böbrek transplantasyonu yapılmıştı. Böbrek transplantasyonu sonrasında vücudun yabancı olan böbreği atmaması için ona kendi immün sistemini baskılayacak ilaçlar verilir. Dolayısıyla immün sistemi baskılayacak ilaçlar verildiği için hastada belirli bir mikrobik rahatsızlığın semptomlarının ortaya çıkmasını baskılar. Örneğin, ateşinin çıkmasını önler. Her kişide her enfeksiyon hastalığının belirtisi aynı olmayabilir. Çocuklarda farklı seyredebilir, gebelerde farklı seyredebilir, yaşlılarda farklı seyredebilir, kronik alt hastalığı olanlarda farklı seyredebilir, kanser hastalarında farklı seyredebilir.
Sıtma hastalığının kaç alt tipi vardır?
Sıtmayı oluşturan etkenler değişir. Mesela plasmodium dediğimiz parazitin genel bir ismidir. Plasmodium vivax, plasmodium malariae, plasmodium ovale, plasmodium falciparum şeklinde species dediğimiz türleri vardır. Bunların oluşturduğu klinik tablolar da birbirinden farklıdır. Bizde en sıklıkla görülen plasmodium ovaledir, orta şiddette görülen bir rahatsızlığa yol açar. Özellikle Afrika’da bazı bölgelerde Nijerya, Mozambik gibi yerlerde plasmodium falciparum cinsi görülmektedir. Falciparum cinsinin halk arasında karasu humması olarak bilinir. Sebebi çok ölümcül seyretmesidir ve alyuvarları parçaladığı için insanların adeta idrarlarında yalnızca kan varmışcasına bir görünüme yol açar. Nörolojik tutulum çok fazla olduğu için ölümle seyreden bir formdur. Alt grupları öldüren ilaçlar da birbirinden farklıdır.
Uz. Dr. Abdulkadir ÇAĞLAYANGİL